Yağmur deyse de saçlarıma bir bir ayrılığın çiçeklerini toplarım kollarıma, Vuslat doldursun bardağı ben kapılayım var oluşuna, Kuşlar ağaçlar güneşi kucaklasın ben geceyi, Sarayım yüreğimin soğuk duvarlarına, Tenine eller karışsın isimleriniz birlikte yazılsın, Kulaklarım duysun ama göz yaşlarım aman vermesin bu acıya, Pınarlarıma doluşsa da yüreğimin yoluna aksın umarsızca, Mezar taze ölüyü beklesin bende seni umutsuzca, Ellerim semaya uzanıp seni dilesin, Ve imkansızı kabullenip, Yüreğindeki sevgiyi heybesine koyup adımlara boğulsun, Sessiz ama aslında çığlık çığlığa, Yol kenarındaki taşlar seni anımsattıkça, Yosunlar sarsın kalbimi kendi ateşiyle kavrulsun, Lakin bir daha iki büklüm kalmasın karşında, Kaşlarım şimşek çaksın, Son gülüşüm, son bakışım hatıra kalsın sana, Senin yarinle buluşmaların kabuslarım olduğu gibi, Soğuyan hasretim senin nazarın olsun, Bende kalsın küskünlük hayata, Bende ki sana deymesin seninle kavuşmalar, Koyulaştıkça düşlerimdeki baharlar, Kış düşsün saçlarına ve mevsimler gömülsün gitmelerin ardına, Davulun sesiyle senin nikahın, benimde yarınıma kıyılsın, Çektiklerimi genç bedenim örtbas etmeye çalışsın, Dizlerimin üzerine yığılıp kaldığımda, Son kelimem yine sen olduğunda anlarsın, Çok geç olacak ama,,, O günden sonra benim yandığım gibi sende yanacaksın, İhtiyar bir gönülle uğurladın ya beni, Senin yolundaki yüreğimin baston izlerini yaşlarınla yıkayacaksın, Ve sonsuzluğa gidişimin ardındaki en büyük ağıt sen olacaksın…

|