Bazen, şu fani dünyaya o kadar dalıp gidiyoruz ki..Bazen, o kadar boşa geçiriyoruz ki vakti..Malayaniyat fışkırıyor, saniye saniye ilerleyen zamana rakip. O zamandır ki, yeniden gelmeyecek aynı dakikalar.. Bu ne bonkörlüktür zamandan!. Harcamanın haddi hesabı yok. Hesap olmayınca oluyor ya düzensizlik..
Namaz, günde beş vakit ve süreleri belli. Düzen katıyor hayatına, boşa yaşamamış oluyorsun. Zamanın bilincinde oluyorsun. Aynı zamanda ferahlık.. Kulluğun bilincine varma. İsterseniz, müslüman olmayan doktorlara sorun. Faydalı hareketleri anlatınca bir yerden hatırlayacaksınız..Söyledikleri hareketlerin bütününü bulacaksınız namazda..
Namaz ki, Âdem ( ا د م ) [ aleyhisselam ]' ı yazdırır bize. Ayakta iken bir elif gibi, rukuda ise bir dal.. Secdede bir mim misali.. İşte Adem [ aleyhisselam ] ve işte insan..
"Sonsuzluk nedir?" diye sorsalar var mı tanımlayabilecek olan? Var mı algılayabilen? Sonsuzluğu tanımlamak bi nebze olabilir belki ama algılayabilenimiz yoktur. Algılayamadığımız bir yaşam bekliyor bizi..Biz ise bu sayılı ömrümüzü oraya tercih mi ediyoruz? Ne haddimize!.. Sonsuz bir yaşam için bu dünyadaki çabadan mı kaçıyoruz?.
Sorsanız çoğu kişi "Müslümanım.."der. Hatta çok kişinin kimliğinde de dini "İslam" yazar. Ama namaza gelince popülasyon daha da düşer. Eğer dinimiz İslam ise (ki Elhamdülillah), gereğini elimizden geldiğince yapmamız gerekir. "İşim vardı, yetiştiremedim" bir bahane değil dostlar. Namazdan önemli iş mi olur? Namazı işlerimize göre değil, işlerimizi namaza göre ayarlarsak yetişmeme ihtimali ortadan kalkar sanırım. Emek olmadan, yemek olmaz. Hani güzel bir söz vardır;"Cennet ucuz değil, cehennem ise lüzumsuz değil.." Biz zora talibiz. Madem zora talibiz..Hadi Ey Cemaat-i Müslimin, Namaza..