Ilık esen rüzgâra karşı, savuruyorum bedenimi… Kollarım iki yana açık, koşar adımlarla ve nereye gittiğimi bilmeden uzaklaşıyorum… Gitmek koyuyor mu ne? Yüzümdeki keder kalbimdeki acının resmi… Terk edilenin her suretini taşıyorum hafızamda, götürüyorum onu gittiğim yerlere… İçimde bir yerlerde bir ıslaklık var, gözlerim yaş akıtmadan ağlıyor… Solumdaki sızlama dermanımı kesiyor… Çok mu zor nereye gideceğine karar verememe? Evet, zor geliyor ya da fark etmiyor. Onsuz olan her yer birbirine benziyor; mutsuzluk vaat ediyor… Bu vedamdaki son cümlen beni bu hale getiren; “bu gidişin son! Dönmek istersen, seni bir daha kabul etmem…” Bu işte bir yanlışlık var benim söylemek istediklerimde var ama söyleyemiyorum karşına geçip de; “bu aldatışın son! Bu aldanışım son! Bir daha aldatırsan seni affetmem ve diğerlerinde yaptığım gibi geri dönmem.” Bu sözleri söyleyemiyorum, söylesem bile veda olmayacak, sadece aldatılışımı kabul edip sineye çekmek olacak. Hoş şimdi gidiyorum özleyince döneceğim ve o zamanda sineye çekmiş olacağım. Susuyorum o yüzden… Sana olan bu zaafım ne bu sözleri söylettiriyor, Ne de son veda etmeme izin veriyor…

|