Ellerim ne kadar sertleşmiş diyerek yine krem sürüyordu ellerine, ellerini öyle güzelleştireceğini sanıyordu. Fakat bir krem bir insanın ellerini güzelleştirebilir miydi gerçekten?.. Hayır; yapsa yapsa bakımlı yapardı bir krem elleri ama güzelleştiremezdi... Elleri güzelleştiren şey sevgiydi, uğraştı, belki bir gece Allah'a edilen güzel bir duaydı... O öyle şeyleri hiç düşünmezdi ama bu gece nasıl olduysa düşünüyordu, bir yabancı gibi bakıyordu ellerine. Ne kadar yalnız, sevgsizdi elleri... Bu eller en son ne zaman bir çocuğun başını okşamıştı, ne zaman bir sevgiliye tutkuyla dokunmuştu, o bu düşüncelerle ellerine bakarken birden aynanın karşısısna geçti, gözlerine bakmak istedi, baktı; gözleri ne kadar da ifadesiz, duygusuz bakıyordu, oysa o gözlerinde bir ışık, bir sevgi görmek istiyordu. Fakat o kadar duygusuz bakıyordu ki gözleri bunları göremedi. Bir an sıkıldığını hissetti çok, kendinden sıkıldı, hemen koşup penceresini açtı bahçesindeki çiçeklerine baktı; mor menekşeler beyaz krizantemler ne kadar güzellerdi, hem onlara bakıyor hem de güzel havayı içine çekiyordu, hava çok güzeldi, hafifçe rüzgar esiyordu. O bir yandan da düşünüyordu: Nasıl böyle duygusuz, sevgisiz bir insan olabilmişti, onu ney böyle yapmıştı?.. Kafasındaki bu sorulara cevap vermek o kadar zordu ki, düşünüyor düşünüyor fakat hiçbir sorusuna bir cavap bulamıyordu. O bunları düşünürken hafifçe yağdı yağmur, çok güzeldi yağmur, öyleki onun hayatında gördüğü en güzel yağmurdu bu, kendisine eşsiz bir huzur, mutluluk veiryordu hele o güzel sesiyle diyordu ki yağmur ona: Üzülme istediğin gibi bir insan olacaksın, sevgi dolu, huzurlu bir insan olacasın, yağmur ona tüm güzel cümleleri cömertçe söylüyordu o da hiç şüphe etmeden inanıyordu yağmurun söylediği cümlelere. O öylece yağmura dalmışken birden kolundaki gümüş saatine baktı; saat bir olmuş dedi, gecenin biri... Pencereyi hiç kapatmadan kendini yanı başındaki yatağına attı, gözleri usulca kapandı yağmurun sesi hala kulağındaydı, iki seçeneği vardı: Ya uykusu gelse bile uyumayacak kafasındaki bütün sorularıyla düşünecekti, ya da o güzel rüzgarlı havada yağmurun o güzel sesini dinleyerek uyuyacaktı. Uyumayı tercih etti...

|