Dur uzatma sakın kirlendi mi ellerin, Yenildiğin gençlik muharebelerinde vuruldun mu? Gözlerindeki zehirli oklarla dolup taştı zaman, Yalan aşkların gölgesinde pişmanlıklarla kanat çırptın mı? Aklından beş karış yüksek masalları anlat, Sığındın mı kökü çürümeye yüz tutmuş çınarların gölgesinde, Güneşi karşıladın mı sana ait olmayan tenlerin göğsünde, Yılanlara sarılmanın ne demek olduğunu anladın mı? Denizdeki çırpınmalarında, Ya da tattın mı sessiz çığlıklarda gerçekleri haykırmaları, Yosun sarmış kayaların yamacına atıldın mı ölü balıklar gibi, Susma anlat demledin mi gençliğin şehvetiyle, geleceğin kaygılarını, Yoksa duymadın mı insanların senin ardından saçtığı yargılarını, Hadi anlat ve sonuca varmaya çalış, Edindiğin tecrübelerinle hakkı ve batılı ayırt edebildin mi? Sen bildiklerini, gördüklerini ve yüreğine gömdüklerini anlat, Anlat ki; gözlerine vursun gerçeklerin endişesi, Anlat ki; yüzleş büyüttüğün benliğinle, Şimdi ver ellerini bana, Ben senden sadece yüreğini isterken, Sen neler getirdin ellerinle, Ya da ne kadar yanıldın elini uzattığın ellerde, Düş müsün gerçek mi, masal mısın kül kedisi mi? Hadi anlat da bileyim dilim prensesim derken, Yüreğim sevdiğim diyebilir mi? Anlat, anlat ki; Alıp senden gizlerin defterini, Sana yeni bir defterde yaşatayım, Tertemiz sevgimle gelecekteki hayallerimi, Ben sana yazdım güzelim, Sende bak ki gözlerime pişmanlıkların içindeki, Umut tadındaki mutluluklarla, Sen ve benden başka her şeyi silebilelim…

|