Bazı hikayeler mutlu bazı hikayeler ise mutsuz bir sonla biter. Eylül'ün hikayesinde bir son yok. Sadece annesinden kalan birkaç fotoğraf karesi ve biraz tütün... Hepsi bu.
Adı Eylül 17 yaşında. doğduğu ayın ismini vermiş annesi ona. Annesini fotoğraflardan biliyor. O çok küçükken ölmüş annesi. Annesinin neden öldüğünü kimse anlatmamış ona. O da sormamış zaten.
Beş katlı bir apartmanın üçüncü katında babaannesiyle birlikte yaşıyor. Kendini bildiğinden beri babaannesi var yanında bir de iki haftada bir gördüğü babası. İşleri çok yoğun olduğundan Eylül'e zaman ayıramıyor babası. Bazı geceler babaannesinden saklı sigara içiyor odasının balkonunda. Sigara içerken fotoğraflarda gördüğü ama kokusunu hiç bilmediği annesini düşünüyor. Gözleri doluyor ama ağlamıyor. Daha çok geceleri özlüyor annesini. Geceyi sokak lambalarının aydınlattığı saatlerde kokusunu bilmediği annesine olan özlemi artıyor. Bazı gecelerde annesini rüyasında gördüğü bile oluyor. Uyandığında yatağının karşısındaki duvarda asılı olan annesinin fotoğrafını görüyor. Tekrar kapatıyor gözlerini annesini belki bir daha görür diye ama olmuyor annesi çoktan gitmiş rüyasından. yatağından çıkıp elini yüzünü yıkamak için girdiği banyoda bileklerini kesiyor. Aklında hiç bilmediği anne kokusu ve elinde kanla karışık tuttuğu fotoğrafla birlikte gözleri yavaş yavaş kapanıyor.
Sonra hikaye burada bitiyor geriye başkalarının kokusu ve annesinin kanlanmış fotoğrafı kalıyor.