Beyaz, siyah, mavi derken.. Renkler anlatır mı her şeyi?.. Sessizliği, yalnızlığı, sevinci.. Ya acıyı?.. Acıyı ne kadar anlatabilir ki bir renk?.. Şeffaf da değildir mutlaka, içi görünmez ki acının.. Siyah diyemezsin, kapanmaz öyle hemen.. Ya beyaz?.. İçine huzur vermez ki acı dediğin.. Tarif edilmez bir hissi renge nasıl dökebilirsin?.. Mavi deyip de susamazsın mesela.. Bitmemiştir cümle orada.. Pembe?.. Toz pembe?.. Anlat anlatabilirsen sevincini.. İçin sığmaz ki içine.. Kifayetsiz kalmıştır kelime.. Susmayı tanımlayamazsın hiçbir renkle.. Sarı veya mor, ne dersen de, konuşmuş olmaz mısın?.. Bir çiçeği bir renkle anlatabilir misin?.. Kırmızıysa eğer gül, tonlar alınmaz mı?.. Ya papatya?.. Beyaz desen, sarıya ayıp olmaz mı?.. Mesela yeşil bir elma.. Yeşil desen, "Sapı yok mu?" demezler mi?.. Ya da kiraza kırmızı.. Ya çaresizlik, karmaşıklık?.. Tüm renkleri karıştırsan.. Bulabilir misin ki rengin adını?.. Ya da adını bulsan rengin.. Bir ad koysan kendin.. Çözmüş olur musun tüm karmaşayı?.. Ya da.. Gözlerini açsan ve Mekke’desin deseler.. Hadi şimdi, tüm renkler senin..

|