Bektaş iki elini kafasının arasına koymuş derin düşüncelere dalmıştı.Abisi Ethem'in tayini Ankara'ya çıkmıştı.Yıllar önce köyü'nden yola çıkmış ekmek peşinde taa Kırklareli Pınarhisar'a kadar gelmişti.Burada Abisinin yanında liseyi bitirmiş,daha sonra ise Pınarhisar'da çimento fabrikasında işe başlamıştı.Genel müdürü yüksek kimya mühendisi Fevzi Saatçioğlu çevrede yoksul kimselere yaptığı yardımlarla anılmakta Bektaş'a ayrı bir ihtimam gösteriyor,koruyor ve kolluyordu.Fevzi bey in iki çocuğu vardı.Tamer ve Dilek ,bir üçüncü çocuğu olarakta Bektaş'ı gösteriyordu yakın çevresine.
Bektaş hem abisinin gidecek olmasından,hemde artık bir yuva kurması gerektiğini ciddi bir biçimde düşünmeye başlamıştı.Yıllar önce köyünden gelmek için yola çıktığında Eskiyapar köyüne uğramak zorunda kalmıştı.Çünkü Kırklareline gidecek parası yoktu.Eskiyapar'da o günlerde Hititlerden kalma tümülüslerde kazı çalışması başlatılmıştı.Bu kazılarda çalışmak için işçiye ihtiyaç vardı.Bektaş bu iş tam bana göre dedi.Hem kalacak yer sorunuda yoktu.Annesinin akraba taraflarından kabağın kızı Naciye teyzesinde kalacaktı.
İşte eşi olacak Hatice'yide orda tanıdı.İlk görüşte aşık olmuştu ama bir türlü açılamadı.nasıl açılabilirdiki aynı evde kalıyorlardı sonra ne derlerdi.Naciye teyzesi evde koymazdı bir daha aşkını kalbine gömdü.Çalıştı parasını biriktirdi ve aşkına elveda diyemeden köyden ayrıldı.
Bektaş iki elini kafasının arasından çekti.Kararını vermişti genel müdüründen izin alacak çok uzaklara gidecek unutamadığı Hatice'sini köyünden koparıp getirecekti.

|