Senden sonra gelene gidene aldırış etmeden,yine sana rastlıyorum.
Çok uzun sürdü bu rastlaşma,senden sonra yine sen,yine sen aklımdaki.
Cam kenarından bakarken kaçırdığım yol çizgileri,kaçırdığım küçük evler ve ben soldan gördüklerimi anlatırken sağ camdan neleri kaçırdığım beni meraklandırıyordu,sende kaçırdıklarım gibiydi.
Kulağa takılan kulaklıķtan gelen müziğe eşlik ediyordu hep yolculuk.
Uzaktı yollar,hedef her zaman belliydi neyse ki,molalarda hava almak içindi hep,otobüsün yıkanması.
Hep şaşırdım içeride oturanlara,belki de tek oldukları içindi.
Tek yolculuklar sıkıcıydı daima bana
Uykun geldiğinde başını omuzuna düşürecek kimsen olmayışı.
Yolculuk esnasında verilen yiyecek,içeceklerde kahve seçiminde hostun kahvede zorlanması, yanımdakinin kahveye tepkiliymişcesine bakışı ve üst üste gelen bakışlarımız. Her şey zorlamaydı sana gelene dek.
Kitap okuyanları sevdim mesela,kitap metroda, otobüste okunmazdı onun yeri uzun yolculuklardı hep.
Uzun olan ne varsa kapatırdı arayı kitap,öylede oldu,ne kadar mesafe varsa kısaldı,anlam buldu sana gelmeler.
Çok istedim birlikte aynı yolu seyrederek gitmeyi,aynı anda kahve içebilmeyi, araba sallansa da dökmeden koltuk arkasındaki tepsiyi anımsatan adını hiç bilmediğim o boşluğa bardağı denk getirmeyi.
Cam kenarına kimin geçmesi konusunda ufak atışmayı.
Her geçtiğimiz büyük küçük evler,çiftlikler hakkında yorum yaparak birlikte oraya ait olmayı hayat etmek. Mutluluğumuzu yola sıkıştırmayı,omuzuna yattığımda uyuya kalmayı senin benim saçlarımı sırf burnunu kaşındırdığı için toplayışını, göz makyajımın uyurken omuzuna bulaşmasını tatlı kızabilmeni, istedim. Bir yolculuğumuz olsun istedim uzaklara çok istedim. Bu yolculukta ne kadar gittiysek o kadar kalmayı istedim orada o anda...

|