KARANFİL Bir kaç heyula düştüm bu sabah. Güneşin kavurucu sıcağından bir katre, Bir su balonu şişti akrebin adımlarında. Hazan vakti çanı çalıyor, bir sokak köpeğinin kulağında. Uzun, kavurucu, sıcak öğle vakti; dilini çıkarmış bir köpek. Afakanlara boğulmuş sokak, unutulmuş sokak lambaları... Minik serçe zıplayarak hatırlatıyor, Emeğin ve inancın ay misali parlayan çocuklarını. Bir damla suladı, kurumuş topraktaki cansız erik ağacını. İlk can suyunu içermişcesine kanakana emdi toprak. Bir unutulmuşluk gölgesinde kurudu karanfil. Durdu, bekledi, bekledi toprağa karışmadan. Ve bir güneş yüzlü kavuşturdu onu beyaz sayfaların arasına... An geçti, mazi oldu, uluyan kurtlar bir bir öldü. Tek bir iz kaldı maziden istikbale, Sararmış, kurtlardan delinmiş eski bir defter sayfasında kurumuş, Canı bulutlara karışmış bir karanfil.

|