havada masmavi bir gökyüzü parıltısı var bugün, hafif bir meltem esintisi savruluyor yamaçlardan, uzaklardan mor sümbül çiçekleri karşılarken bizi,
bir tütün kokusu çalınıyor burnuma çok leziz... içtiğim tütünü unutturuyor bana, sahile doğru yürüyorum adımlarım yavaş, yol kenarında duraksayarak dağın tepesinden,
güneşin dansına kapılıyorum. biraz daha yürüdükçe ,damağımda ki tütün kokusunu, anason kokuları bastırıyor sanki... ılık deniz esintisiyle çarpıyor yüzüme yüzüme,
sahile derin derin bakarken ,bir melek görür gibi irkiliyorum. kumsalda ,parmak uçlarında ki yürüyüşü, meleğin gök yüzünden süzülüşü kadar narin, denizin ılık suyuna değerken bile, teni bu kadar soğuk görmemiş gibi,
çekiyor kendini... aklım almıyor... onu bu kadar özel ,bu kadar güzel yapan şey neydi? görülmemiş bir ay parçası kadar güzel beyaz yüzümü, omuzlarına bir sarmaşık gibi sarkan bukle bukle saçlarımı,
yoksa gözlerinde ki bulunmaz kahveliği mi... insan baktıkça yaşadığını, sonrasında, yaşarken nefes alıp almadığını unutuyor. aşkın trajikomik tarafı budur belki, ama merak ettiğim ise acı tarafının neresi olduğu...

|
|
|

Bu Nedir? - En Popüler 100 Yazar
|