Günlerdir sadece geçiyor zaman. Benden habersiz ve bayağıcasına. Bakıyorum önümde ki koca resme. Neresinde, ne yapmaktayım. Ne kadar hakimim kendime, bu zerdüşt benliğime. Sorsam ne fayda.. Ne geçiyor ki elime ya da ne kalıyor ki bana. Kuru, bomboş sanki unutulmuş bir defter yaprağı ömrüm. Sararmış ve eskimiş. Öylesine bozarmış ki bir renk daha katmış tüm renklere. Sanki ad bekleyen yeni bir renge bürünmüş. Doğru o adı ben koymalıydım değil mi? Bana ait ve benim için karışmış sonuçta dünyanın renklerine . Benim için gerekli olan kimliğe o benden önce ulaşmış sanki. Gel diyor, gel ulaş ve karış bana der gibi. Unutturacak tüm renkleri. Unutturacak kadar büyülü çünkü.
Sonra bakıyorum kelime hazneme, karıştırıyorum öylesine. Ne bulacağımı, ne demem gerektiğini bilmeden yapıyorum bunu. Soruyorum içime nasıl bu kadar eşsiz bir aitliğe isim bulabilirsin diye. Ömrün geçer ama o isim geçmez kalbinden. İşte hayat böyledir... Sahip olduğun bazı şeylerin adı olmasa da ömründen geçtiği bir zaman hep olmuştur ve hep kalmıştır seninle.

|