Hepimiz en güzel manzaraya sahip olmak isteriz. Ev alırız ilk, manzarasını sorgularız. Gittiğimiz her şehrin en güzel manzarasına sahip olmak için dağlar,yollar aşarız. Bir insanın; 'Ya şu şehri gezdin mi? Çok güzel denizi, ormanı, muhteşem doğası var."sözlerine tanık olur. Oraya gitmek için uğraşlar,vakitler harcarız. Hatta dünyanın en güzel manzaraları için binlerce para bile harcadığımız olmuştur. Gören gözlerin kalpte bıraktığı o mutluluk hissi ile de sevgi de kat kat artar. İnsanlardan daha çok kaçış için daha çok gezer daha çok yollar aşarız. Ama bu kadar güzellik içinde unutulan bir şeyler olduğunu bilmeyen binlerce insan yaşıyor yeryüzünde.
Manzaralara sahip olduğumuz kadar asıl, neye sahip olmadığımızı biliyor muyuz? Karşımızda ne kadar güzel bir doğa ya da manzara olursa olsun içimizde ne kadar güzel bir manzara olduğu daha önemlidir aslında. İçi karanlık ve harap olan bir gönüle hangi manzara mutluluk verebilir. Anlık sevinçleri içinde kendini mutlu sanan insanlar daha ne kadar kandıracak acaba iç dünyasını? En güzel manzaralar için asılan onca yol ve vakit için, kendi içimizde de yollar katediyor muyuz? Dış dünyaya açılan gözlerin gördüğü güzellikleri, neden iç dünyaya sahip olan gözlerimiz göremiyor..?

|