Karanlık dar sokaklarda yalnızlığa yürüyen bir kadın. Soğuk rüzgarlara kapılırken eski mantosuna sığınır. Eski ama sağlamdır bilir , hisseder sıcaklığını. Yüreği ise kapılır gecenin en koyu rengine.Kafasını kaldırıp aldığı nefeste en acı hisler dolar ciğerine. Anlar koyu rengin kalbinde açtığı boşlukları. Yalnızlığı iliklerinde hissettirecek kan patlayacakmışcasına dolaşır tüm damarlarında. Sonra bir bank arar ayaklarına dolan yorgunluğu atmak isteyen bir heves ile. Karanlığı delip geçmek isteyen gözlerini ovuşturur ve aramaya devam eder. Ama öyle bir karanlığa denk gelmiştir ki tüm renkleri unutturacak kadar koyuluğa kapıldığını o zaman anlar. Çaresizce ayaklarını dinler ve yığılır tüm haşmetiyle vücudu yere. Soğuk acıyı hissettiği sokak taşlarını daha çok hissetmek isteği ile başını yumşak bir yastığa bırakır gibi koyuverir bir anda. Sonra koyuluğa bırakır kendini. Bunun bir uçurum kenarı olduğunu hisseder. Vücudunun çarpışını düşler ve o anda soğuk taşların canını daha çok acıttığını fark eder. Soğuktandır anlamaz gözünden damlamaya başlayan yaşları. Oysaki yaşları değil sadece koyu geceyi ve soğuk taşların varlığını bildiğini sanır. Ama hissetmenin dışına çıkmıştır her şey. Çünkü vücudu artık isyan edercesine haykırmaktadır geceye.. rüzgara.. Hatta birazdan yağacak olan yağmura.

|
|
|

Bu Nedir? - En Popüler 100 Yazar
|