Sadece göz gezdirdiğinde özendiğin hayatlar olmuyor mu senin de..Beni kimsenin hayatının ilgilendirmediği değişmezken hayatının anlamını bulmuş insanlara yine de özenmekten kendimi alamıyorum.Gözlerine baktığınızda hala yaşamaktan zevk alan insanların varlığı az da olsa tutunmamı sağlıyor hayallerime..Çünkü hala umut var demek. Çünkü hala yaşanması gereken anlar var..Seni daha da mutlu edecek kişiler, anlar seni bekliyor diyorum böyle durumlarda kendi kendime..Sahiii, bir dakika mutluluk ne ki? Ben ne ile mutlu oluyordum??? Eskiden kendim için net olan en önemlisi hiç düşünmeden cevap verebildiğim soruların bile cevapsız kalması içler acısı değil mi gerçekten? Bir ben mi böle hissediyorum acaba? Evet biliyorum ellimdekilere şükretmem gerekiyor. Sorun orada değil ki zaten şükrediyorum tabiki sorun şükrederken yine de olmasını istediğimiz şeyler için de istek duymamız.. Bize geldiğinde sonucunu bile bilmediğimiz belki de sonu bizim için kötü olacak şeyleri bile elde etme hırsımız devam ediyor.. İnsan herşeyi bile bile ister mi? Aynı kelebeklerin yanmak için ışığa koştuğu gibi... Mesela en basitinden sevmek istiyor insan..Aslında sanırım en çok sevilmek istiyor..Herşeyde bencil olduğu gibi bu konuyu da es geçmiyor insan..Ben az buçuk kendimi tanıyorsam sevmeyi ne kadar cok istiyorsam da sevilmemekten o kadar korkuyorum ki.. Benim sevgim ikimize de yeter gibi klişe laflar etmeyeceğim çünkü yetmez, bana yetmez, biliyorum...Peki beni bir gün seven insanın sevgisine benim onu sevdiğim kadar beni sevebileceğine inanacak mıyım hiç bilmiyorum gerçekten..Aslında istediğim belki de içten gelecek bir gülüş, sıcacık bir bakış, dokunduğunda onun da yandığını hissettiğin bi dokunuş... Eve girdiğinde seni beklediğine ya da senin onu beklediğine dair kalbinde bir kıpırtı..Her kapı açılışında duyacağın heyecan..Belki de çay karıştırırkenki ses bile sana farklı şeyler hissettirecek.. Yamacına yerleşip hayallere dalmak bu sırada uyuyakalmak..En önemlisi ise ondan bir parça taşıyabilmek olmalı..Daha doğrusu ikinizden bir parça taşımak..Kime benzeyecek, adını ne koacağız, ne zaman doğacak gibi sorularla geçen 9 ay..Ufacık bir kalbin nasıl da büyüdüğüne şahitlik etmek..Bizzat..Sonra anne olabilmek..Sevdiğinin baba olmasını izleyebilmek..Babasının elini tutmuş oynamaya giden bebeğini izlemek..Babasına naz yapan bir kız çocuğu ya da babası ile futbol oynamak için yanıp tutuşan bir erkek evlat..Onları dokunmadan sevmek..En doğru cümle düşünürken bile sevdiğin insanların olabilmesi galiba..Evet, evet görmeden, duymadan, dokunmadan sadece aklında olması ile sevmek..Nazım Hikmet in dediği gibi aslında; ' Ben senin sesini özledim' der gibi.. Böyle yazarken aşk ne kadar basit bir kelime gibi geliyor değil mi? İfade edilemeyen duyguların bir kutuya sığdırılmaya çalışması gibi.. Sığ kalıyor bir nebze..Ama başka biir isim bulunabilir mi bilmiyorum..Sahi yaşamadan bir isim bulunabilir mi ki? Sanmıyorum....

|