8.BÖLÜM Sabah kalktıklarında ikisinin de anlam veremediği bir huzur vardı içlerinde. Sabah işe başladıklarında daha huzurlulardı. Masal ın tek çekindiği şey Erdem e bunu nasıl izah edeceğiydi. Her ne kadar aşık olmasa da değer verdiği biriydi Erdem ve bir açıklamayı hak ediyordu. Kerem ise Haluk'a anlatmıştı herşeyi. Hatta onun dalga geçişlerini savuşturmak ile uğraşıyordu. Akşama doğru annesi Kerem'i arayarak bütün aileyi yemeğe davet ettiğini ve Masal ı da hastaneden getirmesini tembihlemişti. İstemedikleri halde işler gerçekten çok hızlı ilerliyordu. Bugün babalar da birbirlerini ilk defa göreceklerdi. Kerem birkaç kere Masal ı arasa da ona ulaşamamıştı. Bu kıza telefonundan ulaşmak ne kadar zordu. Bunun bir çözümünü bulmalıydı. Çıkışta Dahiliye servisine giderken bir umut Masal ın çıkmamış olmasını diledi. Yoksa yine annesinden paparayı yiyecekti. Sabahtan beri Masal da Erdeme olanları anlatmak için kıvranıp duruyordu.Bugün de aksine servis çok yoğundu. Bir türlü konuşma fırsatı bulamamıştı. Çıkmaya yakın artık tüm cesaretini toplayıp: -Erdem sana birşey söylemem gerekiyor. -Söyle güzellik sabahtan beri kıvranıyorsun zaten. -Ya madem anlıyorsun insan bir sorar değil mi? -Senin benim etrafımda kıvranman hoşuma gidiyor olabilir mi? diyerek Masal'ın boşluğundan yararlanarak sarıldı ona Erdem. Masal Erdem'den sıyrılmaya çalışarak ama pek de beceremeyerek: -Erdem ne yapıyorsun?Konu bununla ilgili zaten Erdem. Ben evleniyorum.. Erdem birden buz kesti. Şakaya vurmaya çalışarak: -Şaka mı yapıyorsun Masal? Daha bir gün önce hiçkimse yokken şimdi evleniyorum demek de ne demek? Kim bu adam? derken gelen ve hoşlanmadığı bir sahne ile karşılaşan Kerem, Masal'ı Erdem'in kollarından kurtararak kendine doğru çekti ve belinden tutarak sahiplendi. -O kişi benim, dedi. Erdem Masal a dönerek: -Masal ne diyor bu adam? Masal ağlamaklı bir sesle: -Sabahtan beri sana anlatmaya çalıştığım şey buydu. Biz Kerem ile evlenmeye karar verdik. diyebildi. Bunu üzerine Erdem bir hışımla servisten çıktı. Masalîn gözünden birkaç damla yaş aktı. Sonuçta Erdem en iyi arkadaşlarından biriydi ve onu böyle kaybetmek istemiyordu. Kerem ise çok sinirliydi. O adam Masal'a nasıl dokunabilir, nasıl sarılabilirdi? Masal'ın ağladığını görünce daha da sinirlendi. -Bir de durmuş önümde o adam için ağlıyor musun Masal? -Saçmalama sen benim ne için ağladığımı bile anlayamayacak kadar bencilsin. -Öyle mi hanımefendi? Seni almak için servise geliyorum ve müstakbel karımı başka bir erkekle sarmaş dolaş görüyorum. Buradan ne çıkarmam gerekiyor acaba? Kerem ilk defa müstakbel karım demişti Masal'a. Bu kızı ne de çabuk sahipleniyordu böyle? Normalde Erdem ile Masal'ın sarılmalarının kendisini alakadar bile etmemesi gerekiyordu. Ama dayanamamıştı. Niye? -Sen bana ne demek istiyorsun? Ne ile itham ediyorsun? derken hala Kerem'in elinin belinde olduğunu farkeden Malas bir hareketle onun kollarından kurtuldu. Kerem daha da sinirlendi. Erdem sarılırken tepki vermediğini düşündüğü kadın kendinden irkilerek uzaklaşıyordu. -Beni daha fazla sinirlendirmeden eşyalarını al Masal ve çıkalım. -Neden seninle geliyormuşum? -Şu neden aldığını anlamadığım telefonunu açma zahmetine girseydin annemin annenleri bize çağırdığını anlar ve neden geldiğimi de anlamış olurdun. Gayri ihtiyari eli telefonuna giden Masal annesi ve Kerem den gelen cevapsız aramaları gördü. -Ben gelmek istemiyorum. Annene gerekli açıklamaları yaparım. diyerek arkasını döndü. Daha fazla dayanamayan Kerem, Masal'ın bileğinden tutarak: -Senin saçma sapan kız triplerin ve aşk acın yüzünden annemin üzülmesini istemiyorum. dedi. Masal işte o anda Kerem ile evlenmeye karar verdiğine pişman oldu. Kalbinden birkaç parça kırıldı. Artık çoktan durmuş olan gözyaşları tekrar akmaya başladı. Kerem in onu ilk ağlatışıydı bu ve muhtemelen son olmayacaktı. Kerem ise sözleri ağzından çıktıktan sonra ne dediğinin farkına varabilmiş ancak gururundan taviz vermeyeceği için de birşey dememişti. Masal gözyaşlarını sildikten sonra gururla yüzünü kaldırarak gözlerini Kerem e dikti: -Şimdi o ellerini üzerimden çek ve lüzum olmadıkça bana dokunma. Her istediğinde beni kolumdan tutup sürükleyemezsin. Bana dokunmanı istemiyorum.. Gerekli olmadıkça bana bakmanı, benimle konuşmanı dahi istemiyorum. Bugün o eve gideceğim ama sadece ailelerimiz için. Senin için kılımı bile kıpırdatmak istemiyorum. Herkes kendi arabası ile gitsin. Buna da kimsenin birşey diyeceğini düşünmüyorum. Ben senden biraz daha geç çıktım o kadar. Şimdi defol. dedi. Kerem Masal'ın gözlerinde ilk defa nefreti gördü. Baştan beri hiç böyle bakmamıştı Masal. Hep sinirli bakardı ya da haşarı ama hiç böyle bakmamıştı. Masal'ın bilekleri avucundan ayrılırken onun arkasını dönüp gitmesini yavaş bir film geçişi gibi izledi. Bir süre orada kalakaldıktan sonra gitmeye karar vererek ilerledi. Masal'ın geleceğinden emindi. Kendisinden ne kadar nefret ederse etsin sözünü tutardı o. Masal ise doktor odasına girmiş, kapıyı kilitlemiş ve artık tutamadığı hıçkırıklarını bırakarak ağlamaya başlamıştı. Erdem i kırdığı yetmiyormuş gibi onu Kerem gibi biri için kırdığını düşündükçe hışkırıkları daha da artmıştı. Kerem gibi biri arkadaşlıktan ne anlardı ki? Direk kendisini aldatmak gibi bir şeyle yargılamıştı. Yargılamasını geçmiş onu anlamaya bile çalışmamıştı. Şu an Allah biliyordu ya o yemeğe gitmeyi hiç istemiyordu. Ama ona dediklerinden sonra gitmesi gerekiyordu. Bir süre daha birşey düşünmeden ağlamaya devam etti. Cebindeki titreşimden dolayı eli telefonuna gitti. Arayan annesi idi. Kendisini toparladı, sesine normal tonunu vermeye çabaladı. -Efendim anne, -Kuzum seni bekliyoruz nerede kaldın? Kerem oğlum bile geldi. -Kusura bakmayın anne, işlerim yeni bitti, hastaneden yeni çıkıyorum. Siz yemeğe başlayın ben çaya yetişirim inşallah. -Tamam kuzum öyle yapalım o zaman sen de gelince yersin. -Tamam anne görüşürüz. Masal kalkarak aynadan kendisine bakınca ne kadar berbat göründüğünü gördü.Ayağa kalkınca hafiften başı da dönmeye başlamıştı. Elini alnına vurup bugün hiçbir şey yemediğini hatırladı. Ama canı da birşey yemek istemiyordu zaten. Biraz makyaj yaptıktan sonra kalktı ve Keremlere doğru sürmeye başladı. Kapıya geldiğinde geri dönmemek için kendini zorluyordu. Dönmemek için hızla zile bastı. Kapıyı Ayşe Hanım açtı: -Kızım hoşgeldin.. Yalnız Masal sen hiç iyi görünmüyorsun canım. -Biraz yoruldum Ayşe teyzeciğim..Sizi kırmak istemediğim için geldim. diyerek içeri girdi. Ayşe Hanım bu kızı giderek daha çok seviyordu. Oğluna bu kızı bulduğu güne şükrediyordu. İçeri aldı Masal'ı. İçeri geçtiğinde babası ve Ahmet Bey'in ne kadar iyi anlaştığını gördü Masal. Nerdeyse kızın geldiğini bile farketmeyecekti ikisi de. -Herkese iyi akşamlar. -İyi akşamlar kızım. Nasılsın? diye sordu Ahmet Bey. -Biraz yorgunum efendim, kusura bakmayın. Sizler nasılsınız? -Sağol kızım. Seni de buraya kadar yorduk ama. -Estağfirullah efendim. -Ayşe kızımıza yemek hazırla, yemeğini yememiştir, açtır. -Haklısın Ahmet, gel Masal, seninle mutfağa gidelim, diyerek elinden tuttu AYşe Hanım Masal'ın. Masal ile Kerem hiç göz göze gelmemişlerdi.Ama Kerem Masal'ın kötü olduğunu anlayabiliyordu. Ne kadar güçlü bir kız diye düşünmekten edemedi. O kadar kötü olmasına rağmen gururundan taviz vermeyerek gelmişti. Ayşe Hanım ile Masal içeri doğru ilerlerken Masal'ın başı yine dönmeye başlamıştı. Sanki gözü de kararıyor gibiydi. Ayşe Hanım kızın elinin avucundan yavaşça kaymaya başladığında kötü olduğunu gördü. Gayriihihtiyari çığlık attı. Kerem ise bilinçsizce iki kadının yanına koştu. Yere düşmeden Masal ı yakaladı: -Masal, Masal, iyi misin? diyerek silkelemeye başladı kızı.

|