Ademoğlu aciz ve zayıf bir yaratık,bundan dolayı başkalarına muhtac.Muhtaclığı başkalarıyla irtibat kurmayı,yaşamayı,beraberinde cemiyet halinde olmayı getiriyor.Zaten insan kelimesi"üns-ünsiyet"kökünden gelen bir kelime.Yani başkalarıyla irtibat,yakınlık kuran demek.Ünsiyet için iletişim,sözlü ya da yazılı ;konuşma gerekli...Yazılı genelde de sesli bir uyarma...Hikayeye bakalım:
"...
"Ben de duyarım bir ses,amma bulamam nereden gelir."
Nereden gelirse gelsin;dağlardan ,kuşlardan,denizden,insandan,hayvandan,ottan,böcekten,çiçekten.Gelsin de nereden gelirse gelsin..."
Tabiatımız icabı uyarılmaya açığızdır.Bu ünsiyetin bir gereğidir.Yoksa vahşet gündeme girer;uyarılmayı istememek,uyarılmamak,uyarılamamak.Uyarılmak iki yönlüdür;müsbet yönde olursa uyaran cevap almak,irtibat kurmak ister,bu da muhabbete yöneliktir.Menfi yönde olursa bu ikazdır;uyaran bir eksikliğimizi görmüş onu tamamlamak ya da bir eğriliğimizi doğrultmak istemektedir.İki yönde insanın lehinedir.Eğer bunlar olmazsa "ünsiyet"tarafımız zayıflar,"vahşet"tarafımız artar...Hikayeye bakalım:
"...Bir"hişt hişt"sesi gelmedi mi fena.Geldikten sonra yaşasın çiçekler,böcekler,insanoğulları...
"Hişt hişt"
"Hişt hişt"
"Hişt hişt"
***