Virginia Woolf’un ¸Kendine Ait Bir Oda kitabını okurken şu alıntıda durdum: ‘çünkü kadın gerçeği söylemeye başlarsa erkeğin aynadaki görüntüsü küçülmeye başlar; yaşam karşısındaki uyumluluğu yok olur. erkek sabah kahvaltısında ve akşam yemeğinde kendini gerçek boyutlarının en az iki katında görmezse, kararlar vermeyi, yerlileri uygarlaştırmayı, yasalar koymayı, kitaplar yazmayı, özenle giyinip yemekli toplantılarda konuşmalar yapmayı nasıl sürdürecektir?" Konuya direk giriş yapmış bulundum bu şekilde. Evet bahsetmek istediğim konu kadın ve erkek eşitliği yoksa eşitsizliği mi demem gerekiyor? Öncelikle yazarımızı gerçekten çok tebrik ediyorum.Asıl beni bu konuşmayı yazmaya iten sebep bu kitap oldu.Şimdi başından düşünmenizi istiyorum kadınlar olarak nasıl bu konuma geldik? Bu duruma bizi iten kadınların kendini küçük görüşü mü erkeklerin üstünlük düşüncesi mi? Ben bu yol ayrımına geldiğimizde erkeklerin işlerini yapmaları için en üstte olduklarını duyma ihtiyacına sahip olması ve kadınların buna göz yumması derdim. Madem geçmiş dedik geçmişten devam edelim. Türkçede yazar anlamına gelen author kelimesinin etimolojisini araştırdığıızda bu kelimenin Eski Fransızcada baba anlamına gelen autor kelimesinden geldiği görülür , authority (otorite) ise author kelimesinden gelir. Bu bilgilerle edebiyata baktığımızda yazının tarihsel sürecinin ne denli ataerkil olduğunu görebiliriz. Bu sonuçlarla birlikte edebiyat dediğimiz şeye şüpheyle yaklaşırsak sorumluluğumuzu yerine getirmiş oluruz diye düşünüyorum.Örnek vermem gerekirse kitapta da çokça bahsedildiği gibi Shakespeare’in bir kız kardeşi olsaydı, sizce Shakespeare kadar başarılı olur muydu? Yoksa ailesi onu zengin bir adam evlendirip onun rızasını bile sormadan mutlu olduğunu varsayar mıydı? Ben 2.hayatı istemeyeceğini bu hayatı yaşamaktansa öleceğini düşündüm. Çünkü bence karşı çıkmaya cesareti vardı. Peki sizin var mı? Şunu da tekrarlamak isterim Shakespeare kadar başarılı olcağını düşünebilir miyiz gerçekten? Abisiyle eşit kapasiede bir kadın hayallerinin peşinden gidecek cesareti olduğu için ölmeli mi gerçekten sırf KADIN olduğu için?Oysaki onunla aynı yeteneğe sahip olan abisinin her isteği olurken , sırtı sıvazlanırken? Şimdi diyebilirsiniz Shakespeare’in bir kız kardeşi yoktu diye. Sizden şunu düşünmenizi isteyeceğim : Neden geçmiş dönem kadın yazarları dediğimizde aklımıza 2 elin parmaklarından fazla sayıda yazar gelmiyor? Kadınların erkeklerden daha az yetenekli olması mı? Kadınların evle ve çocukla meşgul olmaları mı? HİÇ SANMIYORUM. Asıl neden , çoğunun ışıklarının zorla söndürülmüş olması. Bu zorunluluğun bir kadın veya erkek tarafından yapılmış olması önemli değil. Açıkça konuşmak gerekirse kadınlar kendi aralarında pek anlaşamazlar.Neyse ki bu konumuz değil.Anlatmaya çalıştığım her şey ŞU noktaya geliyor: Bir kadın olarak her şeyi yapabilirsiniz. Kendinize inancak kadar cesaretiniz olsun yeter. Hiçbir erkeğe sırtınızı yaslamayın. Onlar Shakespeare. Ama Shakespeare’den başarılı olan bir şey var o da ne biliyor musunuz? O ışığınızı zorla söndürmek için gelen kişilere direnen; kendine saygısı ve cesareti olan Sheakspere’in kız kardeşleri.

|