Heybesi inci taneleri ve kevgir yarası pez parçası.. Etamin nakışları, göz nuru eski bir naftalin sandıkta...yatıyor bir asırdır... Silik perde oyaları, boğuk hava, tümüne bulanık sigara isleri, Ve kalın perdeler soldurmuş güneşi ,eşyalar öksürüyor güneşsizlikten.. Eski ve sarı su izleri, beyaz çarşaf, beyaz çarşaf diyorum yaralı... Kendimce, öz bulmak da neymiş, toprağım incinmiş, ben köhne yerlerde gurbet çocuğu.. Ve hastalık akislerim peşpeşe, gözlerim öksürük çanağı, ağzımda çelik kırığı , saçsız başım, delinmiş berber yarası... Çocukken peki, büyümek mi marifetti? Çocuk halim yok, babam at eğercisi, annem sokak merdivenleri...taşları kırık ve habersizler birbirinden.. Tezatlığım, yarenim, yoldaşım diyorum... Tersten açıl bugün, güller gibi ve su görsün Asi'yi ,hiç yadırgamasın mı? Rüzgar, hissiz uğultusuz bugün..döllenmedi çiçekler diyorum ve toprak aynı toprak mı? Güneş hani güneş, doğmamış tersten, herşey aynıysa yok mu sorun? Ve ben diyorum alışılmışa gelen bir söyleyişle hep iyiydim...iyimişim hep...

|