Ey doğmamış kan damarlarıyla geceye tutunan günahsız çocuklar, son bir kez ölmemek adına lanetleyin karanlıkları... Ve Katil remilleri, yalancı tüm kâinatı... Sonra yakın tüm at saçlarını obur bir kazanda ve bütün bu asır yağlı tütsü dumanlarına boğulana dek öksürsün... Sonra sen at nallarıyla boncuklar tak kapımıza, son bir kez çalmasın diye uğursuz gecelerimizden.. Şimdi dualar et bizim için, yanılgılar alsın bedenimi ben tezat ruhlu kadınlarla alışayım maviye... Ve mavi senin boncuklarına çalsın, su bulsun yolları ,sarsın çizgiler tüm kâinatı, onlar da takibe alsınlar tüm pusulaları... Ben yine de kaybedeyim yolumu Ve eski kentlerde dolanan ruhumu bir nalburcuya okutayım, söksün kalbime saplanan çivileri ve sen gözlerime bak son bir kez, tüm geometrik şekiller yanılsın gözbebeğimde... Ve tüm şairler tersten yazsın seni, sen katil bir gülüşle karala duvarlarını... Tüm isler, sislere bulansın sen yine dök bağrının taşlarını en odaksız, savurgan yellere ve içinde biriken tüm pıhtılar fokurdayarak boşalsın burun deliklerinden... Kalbin en akıl almaz döngüyle parçalasın göğsünü, eritsin tüm merhametler uvuzlarını... Ben şimdi azad etmeye gidiyorum küskün kuşlarını karanlık bulutlara ve sen sallanan püsküllü yeleğinle çağır şimdi çağır tüm esaretini.. Ve inan bana inan, ileri geri sallanan el iskeletin şahit olsun ki bozulur bu büyü.. Ve tüm ritmik hareketlerin kötürüm olur ansızın.. Sonra senin görmediğin bir şehirde Kitap okur kuğular, birgün tüm musluklardan çikolata akar ve sen yatalak bir hasta gibi büyütürsün damarlarını kan kokan inançlarınla... Ben şimdi en sakin kentlerin kızıl göklerinde, yeşile sevdalı denizi seyrediyorum...ve sen yoksun bu dünyada...

|