Aman zaten mutfakta bıçak, yatak odasında neden balta olmasın dememiş mi? Ya da hepimize birden 'kimse diğerine özenmesin derken' bazılarımız meyve bahçesinde bazılarımız ise 'tamam o zaman, benim ki de uzun ömürler' demiş mi? Ya da nasılsa asıl mutluluk çok daha sonra gelecek olan ve ebedi olan denirken, ben okuduğum kitapta nihayet anladığım gibi geçiştirilirken, gong vurmuş ve de 'ölü köpeği merak eden yok gördüğün gibi' denilmemiş mi? Ya da her şey aynı anda olacak değilmiş ya, elbette yıllar içinde gerçekleşirmiş. Belki de bunların ele alınma biçimi nedeniyle, filmden bahseden tek kişi kaç film izlediğiyle film sektörünce sorgulanırken, bazıları baktığı anlamda 'tamamdır' her şeyin not alınmasına gerek yok, diyerek söze devam etmemiş mi? Konu bu kadar karmaşık olsa, çalışanlar ne yapsın denilirken, herkes evine dönmüş ama bir yazar evde içtiği çayın deminin rengini bile not alıp da sonra 'gerisini evde dinlenmek için okudum' diyebilmiş mi? Aklında kendi evini geçirmek ne kadar zor olabilirmiş tahminen ya da bütün bunları düşünmemiş olmak neye yarar ki düşünmek herhangi bir anlam taşısın? Ama benim için öyle mi derken, hep de böy olmuş. Gitgide tanınmaz bir hal alırken değil mi? Geçici bir işmiş. Hepsi bu: milyonlarca kitap ve belki bir reklam filmi. İşte o kitapta o bir bere ama adamın adı ne, saat kaçtı, nereye gidiyordu, nasıl döndü? Bunları anlamak için sokağa çıkmak şart mı? Boş ver zaten anlamasam da olurmuş. Hikayeler o kadar da önemli değilmiş! O yüzden evde yazıyorlarmış ve saklıyorlarmış; denilemiyor gerçekten de. Herkes bana bir şarkı okusa; konu ne!!! Ben kendim dinlerim, demiştim. Okumaz mısınız acaba? Hayır. Bunlar da klasik numaralarmış... Bitse de, bitmese de. Artık hiç emin değilim. Görüşürüz canım. Ne? Görüşürüz. Anladım. Hoşça kal. O cümle ne ki, konuya herkes dahil olmamış mı?

|