O sayfa Türkçe olacakmış gibi... ne yazık ki Türkçe değil. Tüh, şimdi Ingilizcesi de kıt. Yani bu sürekli İngilizce konuşulan bir yerde çalışmak gibi değilmiş.
Olur mu ama! İngilizce konuşamıyor musun sen, diyorlar. İngilizcedir. Yoksa sayfan açılmaz diyorlar bir de. Tamam. O!
Ya da mesela sen o kadar elbiseyi giymezsin... niye? Anladım. Gardarob mu adı. Var öyle bir site. İkinci el falan.
Giyin de çık demiş gibi miydi? Yok be. Ne alaka şimdi masal.
En gıcık olanı da internet kopunca diyorlar. Neden? En az mühim sorun buymuş gibi oluyormuş böyle. İşte o oluyormuş böyle de.
Bu kadarı olsun... onun dışında sen halledersin, diyorlar. Ah bu anneler yok mu, bu anneler.
Fakat on iki yıl sonra internette okullar açıldıkça bu konuyu sen çözmüş olacaksın kolaylıkla. Bana böyle örnekler veriyor. Aslında daha güzelmiş.
Tamam.

|