İçeri girdiğimizde sahnenin ışıklarının ardında muhteşem bir müzik vardı. Ses yüksekti ve muhabbetimizin kemiğini müzik oluşturuyordu. Önce slow rock çaldılar. Daha sonra tempo yükseldikçe eğlence arttı. Sevdiğimi bilmediğim yeni parçalar dinledik. Blues ile sona eren müzik hiç bitmedi sanki, bizi eve kadar uğurladı. Gitar sabaha kadar devam edecek, vokal birazdan ağlayacak gibiydi. Baterideki adam grubun kurucusuymuş.
Lavaboda eski bir okul arkadaşımı gördüm. Grubun kuruluş hikayesini andırıyorduk artık. Bir daha oraya gitmekten hiç vazgeçmedim.
Gruba internet sayfamızda yer verdik. O sesin o kızdan çıktığına inanmak çok güçtü. Sahnede salaş giysileriyle bir bütünlük vardı. Elbisesi çiçekli bir kızdan çok henüz daha barlardan hiç bir yere gitmemiş, hayatının bütün hikayesini o sahnede yazmış bir kadını andırıyordu. Uzaktan tam seçemedim ama sevgi ve olgunluk kokan şarkılarını şimdi duysam hemen tanırım. Onları internette dinledim bana başka bir tat verdi. O kadar iyiler ki, her hareketleri bir olay olsa gerek.
Bu yakınlarda bir restoranla anlaşmışlar, pahalı bir yermiş... orada da bir şeyler içmek lazım. Bakalım bu yolculuğumuz nereye kadar sürecek.
Sis, ışık, müzik ve duygu yüklü bir performans izlemek istiyorsanız kaçırmayın, derim. Hayat devam ediyor. Sevdiklerinizi bulun.