TUTAMAYACAĞIN SÖZÜ VERME
O yıl son sınıf olduklarından
derslerden çok, üniversite sınavlarına hazırlıklarına önem verilmiş.
Üniversite sınavını kazanmak isteyen çok, ama çalışanlar az, orayı da
kopyayla geçeceklerini sanıyorlar. Abdülhamid’in üniversiteyi okumaya niyeti
yok. Zaten üniversite okumak için parada yok. Parasız okunamayacağına göre
sınavlara girmenin de bir gereği yok diyor kendi kendine.
Aylar sonra üniversite sınavlarına
giriş başvuruları başlamış, okulda her kese başvuru klavuzu dağıtılır. Bizimki
sınavlara girmeyeceğini söyler o
yüzden başvuru klavuzunu olmak istemez. Öğretmen herkese verilecek denmiş,
sende dursun belki lazım olur. Bizimki biraz düşünür taşınır, sonra kılavuzu
yırtıp çöpe atar.. Eve varır evin büyükleri toplanmışlar yemek yiyorlar.
Onlarda üniversite sınavlarına girişlerin başladığını öğrenmişler ki,
bizimkine sende gerecek misin? Sınavlara. Bizimki hayır. Üniversiteyi okumaya
para lazım oda bizde yok. Bizim kinin büyükleri hele sen bir kazan, okumana
biz yardım ederiz. O gün ailenin büyükleri bizimkine söz verirler. Bizimki
pek ümitli olamadığından her kesten tek söz alır. Okulda da öğretmenler
bizimkine sorarlar sen sınavlara germek istemiyormuşsun neden? Bizimki iki
dersinin iyi olmadığını söyler. Sınıf öğretmeni sen hele sınavları kazan,
orası kolay. Bizim ki dersleri iyi olmayan öğretmenlerden de söz alır. Şimdi
sıra yırttığı başvuru kılavuzunun yenisini bulmaya gelir. Bu kez işi yaver
gider, bir tanıdığı sınavlara ben girmeyeceğim. Al senin olsun der. Bizimki
kılavuzu doldurup idareye teslim eder. Sınavı kazanmayı isteyenler, harıl,
harıl çalışıyor. Bizimki sınavlarda lisede görülen derslerden sorular ve
birazda genel küldür olacağını öğrenince demek ki fazla uğraşmaya gerek yok..
Sınıflarını kopyalarla geçenler düşünsün biz notları hakkımızla alıyoruz. Hem
kazanmasak da dünyanın sonu değil ya. O rahatlık birinci aşama sınavlarına
katılır. İkinciye girmeye gerek yok bizim istediklerimize birinci aşama
yeterli diye düşünmüş. Sınava girmişler,
okula dönen her kes havalarda uçuyor, herkes yüksek not almış havasında.
Bizim ki sınavın ertesi günü sınavda çıkan ve kendi yaptığı soruları tek tek
bulur. Bu sonuçla kazanıyor ama puanı herkesten düşük, üç beş yanılgı olur,
bekleyip gereceğiz diyor kendi kendine. Aylar sonra sınav sonuçları gelmeye
başlayınca, havalarda uçanlar, yok sınavda karnım ağırdı, yok cevapları
kaydırmışız. Erken öten horozlar sizi, kopyaları çekin taktir, teşekkür alın
havalara girin, şimdi böyle düşünürsünüz. Bazı arkadaşları ona hak vermiş
istemeseler de. Her kesin sınav sonuçları okula ulaşınca öğretmenlerin
başarılı olacağını sandıklarının çoğu kazanamayınca onların da moralleri
bozulmuş. Bizim Abdülhamit’in kazanması bazı hocaların hoşuna gitmemiş. Hele
sen bir kazanda iki dersi biz hal ederiz diyenler yan çizmeye başlamışlar. O
yıl öğretmenler kurulu kararıyla Üniversite sınavlarını kazananlara kolaylık
gösterilmesi kararlaştırılmış. Bizimki alacağını almış en kötü ihtimalle iki
dersten bütünlemeye girmeyecek, direk geçecek bu kara göre.. Okul bitince bizimki
bu kez üniversitelerin düzenleyeceği sözlü, yazılı sınavlara görmek için baş
vurularını yapar. Git gel paralar suyunu çeker, daha sözlü, yazılı sınavlar
var. Bizim ki hemen kendisine söz veren büyüklerini arar para ister. İstediği
paranın yarısı gelir. O para zaten kayıtlara harcanmıştı. Anlamış ki kimsenin
sözünde duracağı yok. Sınavları kazansa bile dört nasıl okuyacak. Ev
kiralanacak, kitaplar alınacak, gidiş gelişler. Bu okuma işi yatar. Şimdi
memlekete geri dönmek için para kazanmak gerek. İnşaat işi, bulaşıkçılık,
garsonluk bizimki bir inşaatta iş bulur. Ustabaşı bak kardeş- birinci hafta
para vermiyoruz. Parasını alan bir daha gelmiyor, o yüzen iki hafta sonra bir
haftalık para alırsın. Bir haftalığın içerde kalır. İşimiz bitene kadar
çalışırsan onu da veririz-. Bizim ki mecburen iki hafta çalışır, bir
haftalığını alınca memlekete yol alır. Büyüklerine hani sen oku para işini
siz hal ederiz, sözünüz. Duramayacağınız sözler vermeyin. Bakın boşu boşuna
bir yaz gitti. Üste birde gidiş geliş, kayıt paraları, onca emek. Anlaşıldı
her kes kendi başının çaresine bakacak.
|