Sanatı bütün olarak görüp müziği onun bir parçası olarak görmeye alışığız, peki ya dünya döndükçe müzik de olacak desem... müzik evrenin en güzel gerçeği ve kutsal bir yasa. Penceremden dışarı baktığımda dünyanın çatısında, kalbimin en derininde, ruhumun hasret kaldığı bir söz, bir nota. Güzel ama insanlar müziği ne kadar seviyor? Hayatın pembe gözlükleri müziğe ne kadar kapı açıyor? Sevimli bulduğumuz şeyler müziğe sığıyor mu? Yarın daha güzel bir şeyler yazacağım ama dün de sevdiğim bir şarkı vardı. Yarın az konuşacağım ve çok dinleyeceğim, yeterli mi müzik? Müzik sessizliği bozduğunda mümkün mü hayran olmamak sessizliğin haykırışına? En zor anlarımda hep yanımda bir şarkı olmuştur.
Müzik ile uğraşmak çok zor değil ama etik olarak her müziği aynı yere koyamayabilirsiniz, onu soyut dünyada aynı yerde farz etmeliyiz belki de. Bir gün bir parça un aldım ve masaya serptim ve biraz caz müzik açtım, evin neşesi kaçmıştı mod yerine geldi anında. Bu duyguya bir cevap alamıyorum uzun zamandır ama yalnız sayılmam tamamıyla. Çalgı olarak elime aldığımda bir mandolini bana şans tanıyan bir araç o da beni iyi bir yere koyuyor ve kendi dünyasına çekiyor. Mandolin çalıyorlar sokaklarda ve sokaklar tarçın kokuyor. Elimden bıraktığımda bir ustaya saygı oluyor ve yerini kimsecikler dolduramıyor. Saate bakıyorum on iki olmuş bile ama kimse bütün günün doygunluk hissini bana veremez, müzik veriyor. Biraz kayıt alıyorum ve sesimi kıstığımda hayatıma yeni bir umut giriyor. Bunu paylaştık farz ediyorum.
Müzik sempatik, sevecen, cana yakın, samimi, hazır cevap, şeffaf, özgür... devamı gelecek gibi, öyle değil mi? Müzik aynı zamanda korkusuz ve heyecanlı, kıpır kıpır, sonsuzluğa uzanan, yorgun argın bakıyorum ve beni aynı enerjiye geri çağırıyor her zaman. Elimde olmadan yolda bulduğum bir davula bakıyorum, sokakta davul çalınır mı, hayır, bu da ne diyorum ve geçip gidiyorum. Oysa bir selam vermem gerekirmiş gibi bazen, enstrümanıyla bütün olmuş bir insan. Hayat tarzı olarak fındıklı muhallebiden önce geliyor. Sunum için hep erkenci bir uyanıklığı var. Notaların hepsine dokunamamış olmaktan yakınıyor. Müziğin kalbinde bir kalp daha var ve bana yolu açıyor kendi ufkuma doğru. Bunlar bende de var mı, var?
Esinti değil bu hafiften gelen, bir fırtına. Kıyametler kopmuş ama ne fayda! Hayatım boşa gitti diyemem, müzik hep yanımda. Açıp dinliyorum ama haberler benden önde gidiyor. Müzik piyasasındaki yeni isim ayvayı yedi. Müzik piyasasındaki yeni isim yoldan çıktı. Müzik piyasasındaki yeni isim de kim? Ne yapmış ki? İnanmış, sarılmış, tutunmuş, bırakmamış ve bu bir burukluk mu yaratmış, hayır!
Sevgi değil bu, tutku! Düşüp bayılmayacak kadar sevmelisin, gelip unutmayacak kadar görmelisin... belki de her türlü çılgınlığa kapı açıyor. Bugüne kadar seni hiç anlamamış birileri var çevrende ve ilk kez müzik dinlerken yalnızım ve bana kendimi anlatıyor, toplumdaki yerime işaret ediyor, beni sevdiğini söylüyor. Biri dürtüyor kolumdan, anlıyorum, diyor ki çekil yolumdan. Müzik de aynı anda bunu yapıyor.
Kırgınlıkları unutturuyor, küsleri barıştırıyor ve kollarını tüm dünyaya açıyor ama utandırmamalı fazla da. Yılışıklık derecesinde kapılmamalı dünyaya, müziğe daha fazla yer açmalı dünyada. Kıskıvrak yakaladıysa bırakmamalı peşini de... anlatacakları vardı, yarım kaldı. Bırak anlatsın dedim, canım yandı. Bu doğru, müzik herkesle paylaşılmaz. Müzik dünyanızı yanlış kişilere açtığınızda ne yazık ki çok üzülüyorsunuz, yanlış insanlar müzik dünyasına çağırdığında aynı tadı alamıyorsunuz. Bu doğru. Müzikten kopuyorum.

|