Romanım, boşluğa bakışımla başladı. Özellikle doğduğum ve çocukluğumun ilk anlarını geçirdiğim köyümde başladı. Ürük Köyü, Sivas ilinin Divriği ilçesinin bir köyüdür. Coğrafi olarak Doğu Anadolu bölgesinde kalır. Yaklaşık 2000 metre yüksekliğinde ormansız bir nevi çıplak dağların köylerinden biridir. Ürük Köyü. Bir çocuk nere bakar? Annesinin kalışına babasının gidişine bakar. Annesi ve babası yanında olsun, çevresine bakar o zaman. Özellikle yolculuklarda bir başka bakar çocuk. Çevresine. Bakışıyla bir bitki gibi çimlenir yeşerir hayatına. İşte bende gerek hastalığım dolayısıyla gerekse babamın gurbette işi dolayısıyla kasabadan büyük şehirlere yolculuk yapmışım. Çocukluğumun ilk yıllarında ve ilk köyümde şehirlerin yoğun evlerinin köyümde aramışım. Göremeyince boşlukta yakalamışım kendimi. Bir nevi düşüncemde boş düşümde bulmuşum. Boşluğa bakan çocuk, kendini boşluğa bırakan çocuk, kendini oluşuma bırakmıştır. İnsan mekânın boşluğunda oluşur ve büyür. Genel olarak çocuk bulunduğu ortamda oyun oynayarak büyür. Bazı çocuklar gibi bende kendimi boşluğa bırakıp oluşmaya dalmışımdır. Uzaklara bakarak. Böyle düşünürken aslında ortamdan, ortamdaki insanlardan uzaklaşıp ayrı kalan bir çocuk değildim. Ortama çevremdeki insanlarla bir olmak için büyük çaba içinde olan bir çocuktum. Zayıf bünyeli bir çocuk olsam da köyün ağır işlerine atılan ve iş görmek isten ve de büyüklerimin gözüne girmeye çalışan bir çocuktum. Uzaklara bakışım uzaklara gidişimden olsa gerekti. Ve köyle şehrin uzak farklığı neden olmaktaydı. Bu bağlamda hayatım roman değil ama düşüncelerim bir insanlık romanı olabilirdi. Yaşadıklarım değil yaşamadıklarım, düşündüklerim romanımdı. Çok düşünür uzun hayallere dalardım. Beni geriye saran Televizyonda filmlerle oldu. Bir süre sonra televizyona da boş bakmaya başladım. İzlediğim filme alışınca bir nevi filmin konusunu temasını anlam aşınca filmin ötesine bakıyordum. Televizyon bana sadece bir fon sağlıyordu. Köyümün dağlarında olduğu gibi. Ben zamanın ötesine bakmaya çalışıyordum. Kendimden geçip kendimin bile olmadığı ve ya olamayacağı ötelere bakıyordum. Bakmak bir şeyi görmek değil hiç bir şeyi görmemekti. Bir şey görmediğinde daha sonra gördüğü çoğu şeyi anlayabiliyordu. Bir nevi ben bir Kafdağı’nda yaşıyordum. Bir nevide bir uzaylıydım.

|