"Bende burdayım" demek için burda olmayan insanların arttığı şu günlerde sükunet ne kadar da tatlı geldi bana.
Abuk subuk cümleleriniz, anlık öğrendiğiniz marjinal kelimelerinizin hedef tahtası gözlerim, huysuz niyetleriniz ve "nerde o eski ramazanlar" tadındaki yakınmalarınız. Sebep hep benim anlattığım ama aslında hep bilindik derin mevzuların arasındaydı. Ne ben iletebildim ne siz iletkenliğinizi gerçekleştirdiniz.
Sizin benim yazılarımda arayıp bulup manasızca burnuma soktuğunuz imla hatalarımı gördükçe düşündüm. İyiki beni yaradan dualarımda imlaya bakmıyor diye.
İçimden dumanlar çıkarken, dişlerimin üstünde kalan nikotin tadını yutkundum. Dünyanın en boktan icadı olan kahvede elimdeydi. Gözlerim kısıktı "havalar soğudu mu ne?"
"Şimdi ki gençler çok mu küfür ediyor, bana mı öyle geliyor?" derken ardına amansızca yapıştırdım. "Büyüdün mü lan sen?"
Gülümsedim, büyümeyi bırakın kenara un ufak bir halde küçülüyordum oysa her geçen gün. Binlerce çengelli iğne ile havaya yani stabil bir boşluğa tutturulmuş gibiyken ben. Sen, o, şu, bu, onlar ve bunlar her bana geldiğinde bir parça koparıp almadınız mı? Ben mi verdim yada sizde benden birer parça sendeler haldeyken?
Devrik cümleler bağımlısı bir yaşlı adam olup çıkmaktı hep hayalim ufakken. Saçlarıma kırlar düşse, manidar bir bakış sahiplensem. Ve yine o lanet kahveyi bana Allah katından nimet olarak verilen kadın getirse tutuştursa elime.
Siz hiç böyle boşlukvari düşünmediniz mi? Hiç dibe merak salmadınız mı? Yorgun olduğunuzu abuk subuk cümlelerle zeki beyinlere sunup taktir beklemediniz mi? Hadi bırakın artık eleştirmeyi. Siz hiç valizi toparlamayı özlemediniz mi?
Tren garlarının hüznünü sayfalarca yazıp sevdiklerinin yanına uçakla gidenlerden değil misiniz? Bakkalları savunup marketlerden alışveriş yapan kişi siz değil misiniz? Yada en boktanı bunları ayrıştırıp, dünyada o kadar ciddi mesele varken benim gibi bunlara takan siz değil misiniz?
Sizsiniz (gülüyorum yine)
Biziz.
Sensin.
Benim.
Kahve içer misin?