İsteğine sınır koymamak...Sınırları sende gizli... Sınırlarına sınır koymadan, sınırda bir yerde...Çizdiğin sınırlardan sıkılmak...Uzatmak çizgileri noktalarca, nicelerce, nice nice... Silmek noktaları, koyduğun sıraya göre ya da ortalardan bir yerlerden noktalar çıkartmak, yerlerine başka noktalar koymak.... Uzatmak sonsuza dek...Uzanmak boylu boyunca, ulaşmak sonsuzluğa aklının ucunda...Aklın erdiğince...Gereğince...Zorlamak aklını.. Ufkunu açmak, Ufka kaçmak.. Saklanmak bulunmak istenene dek...Yenilik...Hep yeni... Bir önceki yeniden hep yeni...Bir yeni başka bir yeninin eskisi... Eski yeniler bir arkaya, yenilere uzanmak...Yenilenmek...adım atmak, yürümek, olduğun yerde değil adımlarken saymak. Her attığın adımın arkanda kaldığını bilip yeniye uzanmak...Adımlanmak adım adım...
Tek olmak...Sıkıldığında tek olmaktan, tekliğini çoğaltmak istediğin kadar, istediğin kişi ya da kişileri sokmak dünyana... Sıkıldığında çıkarmak, yok saymak...Mekanını seçmek, istediğin süre kadar...
Tüm bunları; kimsenin görmediği, duymadığı, bilmediği hayal dünyanda yapabilirsin... Hiç ulaşamadığın, görmediğin, göremeyeceğin yerlere gidebilirsin.
Hayal kurmak, kendi kendine koyduğun dokunulmazlıktır...
Kimse bilmediğ bir şey için seni yargılamaz, ödüllendirmez de... Her şey olur biter kimsenin haberi olmaz.
Büyütürsün hayallerini avuçlarında, bağrında....Hayal bahçesine neler ekilmezki...Renk renk çiçekler ekilir, büyütülür, toplanır, koklanır hayallaer.. Ağaçlar dikilir, büyütülür...
Hayaller biçilirse, vakitsiz biçilen otlar gibi, bir daha tohum atılmaz o tarlaya...Belkide bir daha o tarlaya adım bile atılmaz....Kuraklığın çoraklığın büyüdüğü bir bahçeye döner...