Hayat denen şeyin her gün birbirine benzeyen sıralı günleri yaşamak olduğu bir gerçek. Özetle böyle. Her gün aynı düşüncelerle uyanıp 3 aydır bitmeyen zeytin kutusundan aldığın 5-6 tane zeytinin yanında 1-2 haftalık eski kaşarı özensizce dilimleyerek tabağa koyduktan sonra 5 yıllık koltuğunun ,kılıflarının artık tozla içiçe geçmiş kısmına oturup haftalar önce başladığın dizinin yeni bölümünü açıyorsun. Gözlerini diziye odaklıyorsun ve arada sırada pencerenin yanından geçen, ciyak ciyak bağırışlarıyla seni korkutan martılara aldırmıyorsun. Sonuçta her gün geçiyorlar bugün dikkat kesilmesen de olur. Okumayı en sevdiğin tür olan psikolojik kitaplar kütüphanene yenilerini katmak için internette keşif yapıyorsun. Neyseki keşif konusunda iyisin, sevebileceğin kitapları iyi biliyorsun. Kendini bu denli iyi tanıman çok hoş. Sıradan sözcüğünü aştım. "Aynı" sözcüğü şu an durumuma daha uygun.Aynı sözcüğü bile o kadar aynı ki bu sözcüğü her kullandığımda kendimden tiksiniyorum. Yazı konusunda kendimi geliştirebildiğimi pek düşünmüyorum. İnsanlarla hala bir şeyleri paylaşmak konusunda sıkıntı yaşıyorum ama bu benim için sorun değil. Sadece onların fikirlerini almak görüş açımı hep olduğu yerden daha farklı bir yere kaydırıyor. Bunu da yüzlerce kez kendime söylemişimdir zaten. Konfor alanımdan çıkmak konusunda artık daha cesurum ama hala yeterli değil. Biraz daha bu daireinin dışına çıkabilmeliyim. Yazarken bile tam anlamıyla paylaşamıyorum ama bu benim kendimi ifade etme yeteneğimle alakalı. Bu konuda daha iyi olmak istiyorum. Soyut olanları somut bir hale getirmek beni kendimle alakalı birçok konuda tatmin ediyor. Tam anlamıyla aktarabilmek benim için yeterli bir özellik. Ulaşabilmeyi diliyorum.
|