Avcılar Metrobüs durağına gelince indi,hafifçe kafasını kaldırıp göğe baktı. Sanki grinin bütün tonları saklandıkları yerden çıkmış gibiydi, adeta mevsim ben sonbaharım diye haykırıyordu.
Bu haykırıştan çok memnun olmuştu; çünkü kendini bildi bileli en sevdiği mevsim sonbahardı.
Elini montunun cebine sokup kulaklığını çıkardı, Sezen Aksu'nun "Yeter" şarkısı çalıyordu. Şarkının ritmi ile adımlarını tutturmaya çalışırken bir yandan da saate bakmayı ihmal etmiyordu.
142F otobüsünü bekleyenlerin bulunduğu kuyruğa geçti otobüs gelmek üzereydi,sürekli bu hattı kullandığı için yolculara aşinaydı.
Her zaman otobüs sırasında olan iki kafadar öğrenci sürekli olarak sohbet ederdi ve yakınındaki kuyruk bekleyen yolcular zorunlu olarak bu sohbete
kulak misafiri olurdu.
Anadolu Lisesi öğrencisi olduğunu sandığı bu 2 öğrenciye isim bile bulmuştu.
"Bilgin" dediği çocuk bazen arkadaşlarına mantıklı sorular sorardı:
- 1,5 trilyon gözlenebilir Galaksi'nin olduğu bir Evren'de yalnız olabilir miydik?
-Bill Gates eve gelince telefonda mobil veriyi kapatıp wifiyi açıyor muydu?
- Doğaya bu kadar zarar veren plastik yerine geri dönüştürebilen organik bir madde kullanılamaz mıydı?
"Duygusal" ismini verdiği öğrenci Bilgin'e şu cümleleri kurmuştu:
- "Bizim evdeki ve akrabalardaki çoğu halının desenini ezbere bilirim,
akşamları bizde ve akrabalarımızın evinde sürekli kavga çıkar, babam avazı çıktığı kadar
bağırmaya başladığında benim kafam eğilir ve uzun süre yere bakmak zorunda kalırım." demişti.
İçtimadan yeni çıkmış albay gibi sert bakan otobüs şöförü de gelmişti, belki de şöförün böyle bakmasında, sürekli bedavaya binmeye çalışan öğrenciler, muntazam bir şekilde her yolculukla kavga çıkarmayı başaran emekli amcanın da etkisi vardı.
Ümit Koyun
Not: Kurgu ve Gerçek harmanlanmıştır.