Saçlarımı sımsıkı toplamalıyım. Yazı yazarken herhangi sivri ve çok uçlu bir şeyin yüzümü kaşındırmasını istemiyorum. İyileşiyorum. Alışık olduğum kimliğime veda etmek zor. Veda etme konusunda hala tereddütlerim var. Kızıl ötesi sensörler hislerimizi çevremizde bizi takip eden bir bulut gibi gösterseydi, muhtemelen benim çevrem rengarenk olurdu. Siyah rengin açık tonları, kırmızı, mor, sarı... Renk cümbüşü içinde süzüldüğümü gözlerinizle görerek anlardınız. Korkularım var dediğim gibi. İçgüdüsel olarak henüz bırakmaya izin veremeyeceğim şeyler var. Sorun değil. Zamanla renklerin daha belirgin olması için mücadele ediyorum. Cevaplamayı başardığım sorular var ve cevapladıkça daha zoru geliyor. Sürekli bir savaş içinde olmak, anlamaya çalışmak, cevap bulmak bunların hepsi yaşadığımız sürece yapmaktan vazgeçemeyeceğimiz şeyler. Sınırsız bir düşünce evreninde yaşıyoruz. Zihinlerimiz sınırlı olabilir ama dışarısı bir sürü sınırsızlık barındırıyor. Bütün bu sınırısızlık içinde bizim sınırlı olmamız ironik gelse de doğanın kanunu bu. Doğayı ve kendimi seviyorum. Henüz vazgeçmedim. Umarım iyileşmek beni daha üretken yapar.
|