Gitti sadece. Bir șey demeden alıp her șeyini kayboldu. Saat 23.15 geçe. Bi an durdu zaman, akmadı gibi. On beșten sonra bașka rakam yokmuș gibi. Sanki 16 hiç varolmamıș gibi. Duygularına haciz gelmiști o saatte. Kalpteki her zerresi alınıyordu. Aklıydı bașında duran. Çekip gitmesine karșın bu hakkı görmüș kendisinde. Kalbin acısını umursamıștı. Geçilmeliydi yeni zaman dilimine. Aldı hemen kulaklıklarını. Giydi montunu, çekti kafasına kapșonunu. Bu sefer biri için üșümemeye kararlıydı sanki. Yetișmeye çalıșıyordu kendisine. Onla gitmeyecekti. Terkedenin benliğini almasına izin vermeyecekti. Sokağa çıkarken suratına yediği rüzgardan anlamıștı zor olacağını. Üșüyüș değilde yakıștı hissettiği. Hızlı adımlarla döküldü sokaklara. Son ses açtığı model șarkısı bi yandan güvenli hissettiriyordu. Bu sefer kaç saat sürecekti savașı. Döndürebilecek miydi kendisini. Belirsizliğe koyuldu. Sevmedi diye girdi cümleye. Hevesini kırdı hep diye devam etti. İyi misin diye sormadı içten. Bi kızla konușurken gördün...
Sebepleri merdiven basamağı gibi dizdi önüne. İnmeliydi, dönmeliydi o yoldan, ondan. Kıpırdamıyordu ama içi. Ağladığı günler belirlendi, acı çektiği, aç kaldığı zamanlar...
Bunlara rağmen hala katilinin arkasına saklanan bir yıldız vardı. Gece 3. 08 i buldu. O sokaklardan defalarca geçildi. O karanlıkta kaybolunuldu ama hala oydu. Ona bulanmıștı. Taki bi vitrin camından kendisini görene kadar. Yoktu. Saçları yoktu. Kesmiști. En sevdiğini kesmiș. Onunla olan benliği ölmüștü. Saçlarıyla beraber hepsi gitmiști. Aynada gördüğü bașka biriydi o değildi. Nefretine çoktan dönüșmüștü.
|