Nereye kadar kaçabilir insan,hiç mi tökezlemez ayağı? Nasıl yaşar insan, geçmişin günahları altında ezilirken? Artık kaçış yok, hem ne kadar uzağa kaçabilirsin kendinden? Bakıyorum şimdileri ellerin titrer olmuş, ayakların yan basıyor hayata. Sürekli arkanda gözlerin, düne bakıyorsun. Yoksa bilmiyor musun, düne bakarak yürüyene bugün çarpar. Yarınlar ise öldürür ya da ölüdür. Bakıyorumda ettiğin laflar artık sığıyor ağzına. Zaman susturmuş seni. Bir yıldız parlamıyor artık gözlerinde, yorgun ve derin bakışlar görüyorum sende. Biliyorsun gözlerin ışığını yakan alev umuttur. Ne oldu? Bir hırsıza mı kaptırdın umutlarını, yoksa ellerinden kayıp düşürdün mü sinsi bir bataklığa? Dans etmiyorsun artık, müziği mi duyamıyorsun. Dinle! Hayat, müziği duymak için fazla gürültülü. Dinle! Derinlerden gelen notaların ağırlığı sarmıyor mu bedenini? Kapat gözlerini, gerçeği arayan gözleriyle bulamaz onu. Unut! Kaçtığın geçmişini unut. Sevdiğin her şeyi unut, insanca olan her şeyi unut. Şimdi dinle! Sana yazılmış şarkıyı dinle, bir film şeridi gibi önünden geçerken hayat, sana biçilmiş ölümü tak sırtına. Aç gözlerini, artık korkuların yok; hataların yok, zaman yok, insanca olan hiçbir şey yok. Gerçeklik gözlerinin önünde uzanırken dinle! Burada hiçbir şey yok!
|