Çok bir şey bilmiyordu aslında. Sadece karar vermişti. Aylar önce gömdüğü insanın mezarından gitmeye. Soran herkese öldürdüm onu içimde demişti ama cesedinin yanından bi an olsun bile ayrılmamışdı. Aksine çiçeklerle donatmıştı o toprağı. Acıtmadığı sandığı kırgınlıkları kanatıyordu bazen. O kızgınlıkla bak gör sulamayacağım mezarını diye küserdi o cansız bedene. Saat bile geçmeden ya kurursa ya sevgim yeşermezse artık diye korkup sulardı gene o toprağı. Hayatının çok anında olsun istiyordu. O olsun bu günlerinde. Sonra biraz büyümüş ve oluşu istemeyen biri haline gelmişdi. Olsun'u, olmak olmuştu. Onun bu anında olsaydımlarla başlayan, sonu ama o izin vermedilerle biten. Harebeye dönüşmüş benliğini diriltmeye çalıştıkça umut var sandı. İyi olduğu ilk an yine adımlarını onun yoluna adadı. Sonu sadece varamayış olan o yola. Evet kendini toparladı, tekrardan ona yıkılmak için. Bunu fark edişi kıyamet gibiydi. İstemiyordu artık bu döngüyü. Var ile yok arasında çürümektense yokluğa teslim oldu..
|