Bazı
şeyler elimizdedir, bazı şeylerse değildir; peki buna kim karar verir?
Öğretmen
olmak isterim, çalışır olurum; doktor olmak isterim, çalışır olurum. Bir bok
olmak istemiyorum, tuvalete gitmiyorum.
Sessiz
kalmak istiyorum ama karnımı konuşarak doyuruyorum. Anlattıklarımı herkesin
anlamasını ve bana herkesin saygı duymasını istiyorum, bu tip şeylerin beni
yormasını istemiyorum, yorulsam bile faydalı şeyler için enerjimi harcadığımı
düşünmek istiyorum, ee hiçbir şeyi takmıyorum, o zaman boş ver gitsin.
Karşıdan
karşıya geçerken biriyle çarpışmak istiyorum; kitaplarımızın yere düşmesini,
onları alırken ellerimizin bir birine değmesini, değdikten sonra ellerimiz göz
göze gelip tesadüfi, deli gibi bir aşk yaşamak istiyorum. Filmlerdeki gibi
aynen… Olmuyor, zaman dolmuyor, bu kalp hiçbir dala konmuyor, olmuyor, olmuyor,
olmuyor…
Öldürmek
istiyorum, bıçağı alıp karnınıza sokmak istiyorum, kanlar akarken vücudunuzdan
ben keyifle seyretmek istiyorum. Sonra siz daha son nefesinizi vermemişken
dudağınızdan öpmek ve son anlarınızı şehvetle yaşamanızı istiyorum. O anda
sizinle daha çok öpüşmek istiyorum ama öleceğinizi biliyorum. Bıçağı
karnınızdan çıkarınca tekrar iyileşmenizi ve sonsuza kadar sizinle öpüşmeyi
istiyorum. Hem ben öldürmeyi seviyorum, bu yüzden de sevdiğim şeylerin ahlaki
ya da hiçbir açıdan kötü algılanmamasını istiyorum. Bunun hobim olduğunu ve
sizin nasıl ki insanların kalbini kötü sözlerinizle kırdığınızda bunun suç
olduğunu düşünmediğiniz gibi öldürmenin de suç sayılamayacağını aklınıza sokmak
istiyorum. Anlayamayacağınızı biliyorum. Yapabileceğim ve elimde olan şeyi
yapıyor ve her zamanki gibi susuyorum.
Erkeğe aşık
olmak istiyorum ama gidip bir kızla sex yapıyorum. Kıza aşık oluyorum ama
erkekle sex yapıyorum. Sexi bedensel temas olarak değil ruhsal birliktelik
olarak görüyorum, sevdiğim bir insana
seni seviyorum yerine seninle sex yapıyorum demek istiyorum. Anlayamayacağınızı
biliyorum. Kendimi yok sayıyorum.
Sizden
vazgeçtim ben kendimi öldürmek istiyorum. En azından buna siz karar
veremezsiniz, bana ahlaksız diyemezsiniz. Deseniz bile laflarınızla
öldürdüğünüz ruhumun sizi algılayamayacağını idrak edemezsiniz. Siz katilleri
kötü olarak değerlendirdiğiniz ama egonuzun yıktığı insanları göremediğiniz
için hayatınızdaki rahibe Teresa rolünü oynamaya devam edersiniz. Neyse kendimi
boğarak öldürmek istiyorum, ellerimi boğazıma götürüyorum, sıkıyor sıkıyorum
ama refleks olarak ellerimi geri çekip ciğerlerime kocaman bir nefes çekiyorum,
dolayısıyla ölmüyorum. Çok yukardan yere bırakarak öldürmek istiyorum kendimi,
atıyorum bedenimi, şiddetle yere çakılıyorum ama gel gör ki tüm kemiklerim
kırılıyor ve ben hala nefes alıyorum.
Sonra kendimi bile öldüremeyeceğimin farkına varıyorum ve elimde olanı
yapıyor hayatıma, yaşadığıma, hala nefes aldığıma, güneşli bir güne
uyanabildiğime şükrediyor ve sessizce kendi köşeme çekiliyorum…
Yazımın
ilk cümlesiyle okuduğunuz paragraflar arasında tamamen net bir bağlantı
olmayabilir. İllaki girişteki cümlemi desteklemek zorunda olmadığımı vurgulamak
istiyorum, desteklesem bile bunu sadece bazılarınızın anlayabileceğini
biliyorum ama ben yine de yazımın ilk cümlesiyle sonrası arasında bağlantı
olmadığını söylemek istiyorum, alın işte zaten söylüyorum ve günlüğümü burada
sonlandırıyorum.