
|
Tür : Gerilim/Macera/Aksiyon Gösterim Tarihi
:
13 Ağustos 2010 Yönetmen : Sylvester
Stallone Senaryo : Dave Callaham, Sylevester
Stallone Yapım : 2010 ABD
IMDB Puanı: 7.1/10 |
Sylevester
Stallone, Arnold Schwarzenegger, Bruce Willis, Jason Statham, Mickey Rourke,
Dolp Lundgren, Jet Li, Steve Austin, Randy Couture…
Film kadrosu
değil sanki yıldızlar karması!
Ama futbolda
bir gerçek vardır. Bir takımda çok fazla yıldız olursa, takımda istikrar düşer.
Filmde aksiyon
yok muydu, fazlasıyla; senaryo iyi miydi, biraz klişe de olsa iyiydi. Eee? Bu
kadar yıldız da kadroda olduğuna göre 10 numara bir film olmuş diyebiliriz…
Hayır, maalesef diyemeyiz. İşte
burada futboldaki o kural işlemeye başlıyor. “Bir takımda çok fazla yıldız
olursa, takımda istikrar düşer”
Filmdeki
istikrar neden düşmüş biliyor musunuz? Oyuncular iyi harmanlanamamış. Afişteki 9 yıldızın ismini görenler öyle bir
hayal kurdular ki; Rambo, Komando, Zor Hedef, Taşıyıcı, Kızıl Akrep, Sin City,
Beşikten Mezara kombinasyonu bir film izleyeceğiz! Oysa izledikten sonra
anlıyoruz ki, Stallone ve Statham üzerine kurulu bir senaryo. Diğerleri,
özellikle Arnold ve Bruce sanki figüran olarak katılmışlar ekibe.
İsterseniz
önce bazı karakterlerin ve kadrodakilerin kısa kısa tahlilini yapalım.
The Schizo-Sylevester Stallone:
Merkezdeki isim, lider, beyin, kahraman rolünü üstlenen karakter. Senaryoda
kendine biraz iltimas yapmış sanki (!) Aksiyon sahnelerinde Statham ile iyi bir
ikili oluşturmuşlar. Ve dumura uğradığım konu ise 65 yaşında olup da o vücudu
nasıl öyle diri tutabildiğidir. Sanki biraz görsel rötuş yapılmış gibi geldi
bana.
Lee Christmas-Jason Statham: Schizo’nun
sağ kolu, Stallone ile filmi sırtlanan isim. Ekibin ikinci adamı… Bıçak
sahneleri müthişti. Özellikle uçağın burnundaki makineli tüfek sahnesi
görülmeye değer. Filme tam anlamıyla
ağırlığını koymuş. Statham artık Statham! O Hollywood’un vazgeçilmezi bundan
böyle. Rourke ile atıştıkları sahneler ise sizi gülümsetebilir.
Gunnar Jensen-Dolp Lundgren: Ekibin
kara koyunu rolünde. Uyuşturucu bağımlısı ve açgözlü bir insan figürü... Ama
çok az yerde istifade edilmiş. Schizo ve Ying Yang’ı sattığı sahnede, öldü diye
beklerken, filmin sonunda yaramaz bir çocuk gülümsemesiyle diriliveriyor. Hem
de ihanet ettiği ekibin içinde ve öldürmeye çalıştığı arkadaşlarının yanında. “Bir
daha yaramazlık yapma” tarzı konuşmalarla. Bana tutarsız gelen sahnelerden
biriydi.
Ying Yang-Jet Li: O tek eli arkasında
dövüşen adam gitmiş; yerine kolay dayak yiyen, “yarım adam” diye dalga geçilen
birisi gelmiş. Filmin heba ettiği isimlerden biri olmuş Jet Li. Daha zekice
kullanılabilirdi senaryoda. Gunnar ile olan dövüş sahnesi filmin
enstantanelerinden.
Tool- Mickey Rourke: Stallone’nin
aksine, zamanın kendisine hor davrandığı her halinden belli olan Rourke, en az
Lee kadar usta bir bıçak atıcısı olan, Schizo’nun eski takım arkadaşı, dövme
ustası Tool karakteriyle karşımızda. Artık emekli izlenimi veren aktör, bundan
daha tempolu bir rolü de sırtlayamazdı zaten. Filmin yalnızca başlarında ve
sonunda görünmesine rağmen oyunculuğu sayesinde hafızalardaki yerini alıyor.
Hafızalara kazınmasının bir diğer nedeni de botoks ve estetik fışkıran yüz
hatları.
Trench-Arnold Schwarzenegger, Mr.
Churc-Bruce Willis: Filmin ateş almaya gelmiş oyuncuları. Herhalde sırf
afişte isimleri yazıyor, seyirciye ayıp olmasın diye bir iki karede
görünmüşler. Ya da isimlerini yazdık, bari bir iki karede gözüksün demişler. Böylesine
basit bir rol için koskoca California Valisini boşuna kaldırmışlar koltuğundan.
Keza Willis de daha tatmin edici bir karakteri oynayabilirdi. Çünkü o
kapasitesi var hâlâ. Henüz emeklilik modunda değil.
Dan Paine- Steve Austin: Kötü adam rolü
yerine Schizo’nun ekibinde görmek istediğim bir isimdi. İyi bir rol çıkarmış
olmasına rağmen bende “kötü adam” izlenimi uyandıramadı bir türlü. Randy
Couture’ dan olur, Dolp Lundgren’den olur, Rourke’dan olur, hatta Jet Li’en
bile olur ama Austin’den olmamış işte.
Ne kadar insan azmanı da olsa kötülük karakteri taşımıyor. Hulk Hogan
gibi. Onu kötü rolde düşünebiliyor musunuz?
Stallone hâlâ
Rambo filmlerindeki Vietnam etkisinden kurtulamamış olacak ki çok benzer bir
mekânda geçen, benzer bir konuyu işlemiş. İki asker, orduya karşı… Mahsur kalmış
bir kız, aşk mı merhamet mi olduğunu anlayamadığımız bir duygu ve bunu
tetikleyen kurtarma operasyonu.
Kısaca film
benim beklentilerimi karşılamadı. Çünkü insan bu kadrodan daha farklı bir film
görmeyi umuyor. Filmin başrollerinde yalnızca Sylevester Stallone ve Jason
Statham olsaydı “Harika film” derdim. Ama bu filmi izlerken Brezilya Milli
Takımını izlemeye gidip vasat bir futbol seyretmiş gibi oluyorsunuz. Fakat sırf
görsel efektleri ve aksiyon sahneleri için bile izlenmeye değer.
Söylediğim
gibi, ben umduğumu bulamadım. Çünkü hayalleriniz ne kadar büyükse hayal
kırıklıklarınız da o kadar büyük olur.
Saygılar…
