1. BÖLÜM
2000’li yıllarda insanları bilirsiniz. Özellikle şehir hayatını… İnsanların lüks yaşam çabasını, uyuşturucu, alkol dertlerini, ünlülerin yaşamlarını… Bunların hepsinden uzak, Amerika’ nın Texas eyaletinin bir köyünden başlatacağım romanı anlatmaya. Bunker Hill köyü ( Bunker Hill Village).
Diğer Amerika vatandaşları bu insanları gördüğünde kendilerinle aynı millete mensup olduklarına şaşırıyorlardı. Tabii karşılaştıkları zaman… Bu da onlar için çok güç bir durumdu… Bunker Hill’ in dışına çıkmak yani. Buradaki insanlar her şeyi kendi aralarında halletmeye çalışıyorlardı. Dertleri de bambaşka… Burada bir kehanete inanılıyordu. Bu köyü oluşturan iki tane topluluk vardı. Harrison ailesi ve Candice ailesi. Candice ailesinin üç tane üyesi kalmıştı, yani sayılır. Yeni üyesi bugün doğacaktı. Bu her yerde duyuldu. Özellikle bu Harrison ailesinin hiç hoşuna gitmemişti. Soyunu tüketmeye çalıştıkları Candice ailesinin yeni üyesi kehanete göre kendilerinin sonunu getirecekti. İlk başta buna inanmak istemediler ama bu ana kadar kehanette yer alan hiçbir şey tersine çıkmamıştı. Örneğin; köyde kuraklık olup, kıtlık çıkacağı gibi. Bu halk için çok kötüydü, hatta Harrison’ lardan biri açlıktan Candice ailesinin birini yemişti. Bu da gerçek olabilir miydi?
Peter Harrison yani ailenin reisi. Ailenin tarihinde ilk kez genç bir insan aile reisi seçiliyordu ki bu da ailenin ileri gelenlerinin, adayın kendini kanıtlamasına göre verdiği oylarla belirleniyordu. Şimdi Peter Harrison çok önemli bir karar vermek zorundaydı. Küçük bir bebeği öldürecek cesareti kendinde bulabilir miydi? Ama bunu yapmak ailesinin geçmişine baktığımızda zor olmasa gerekti.
Karnı burnunda Nicole Candice ve kocası James Candice çocuklarının doğacak olmasına karşı buruk bir sevinç yaşıyorlardı. Çocuk doğduğu zaman başına gelebilecekleri tahmin etmek hiç de zor değildi. Hatta daha önce bu acıyı yaşamamak için çocuğu aldırmayı bile düşündüler ama bunu yapamadılar. Bir de rahiplerin söylediklerine göre çocuğun diğer aileyi yok edecek olması bir an için doğacak çocuklarına güven duymalarını sağladı. O gün gelmeden önce Peter, James ile konuşmaya geldi.
- Çocuğun yarın geliyor, kehaneti biliyorsun değil mi?
- Neyse ki biliyorum. Rahiplerin varlığına şükretmeliyiz değil mi? Çocuğum cinsiyeti ne olursa olsun sizi yok edecek. Yoksa bunu bilmiyor muydun?
- Bunu da biliyorum elbette. Ama çocuğun bunu yapabilecek şansı bulabilecek mi onu bilmiyorum.
- Bence biliyorsun. Çocuğum doğacak, çünkü ona kimsenin bir şey yapmasına asla izin vermem.
- Yoksa güzel karın Nicole ile mi bizi öldüreceksin? Ne olur öldürme bizi James! (Gülerek)
- Şimdi gitmelisin. Bunları daha sonra konuşalım olur mu?
- Tamam. Görüşürüz. Nicole’ e selam söyle.
Bu konuşma James’ i iyice korkutmuştu. James’ in de bir plan yapması gerekiyordu. Hem de iyiden iyiye bir plan çocuğun ölmesini istemiyorsa…
O gün gelmişti artık. Tüm köy Nicole Candice’ in çığlıklarını duyuyordu. Bunun doğum çığlıkları olduğunun da farkındalardı. Birden çığlıklar kesildi, yerini biraz sessizlikten sonra ağlama sesleri aldı. Bir erkek çocuğuydu. Nicole artık gülüyordu. O kadar sevimliydi ki, ona bakınca çocuğun başına gelebilecekleri unutuyorlardı. Ama unutmamaları gerekiyordu. Bu yüzden James Nicole ile bir konuşma yaptı.
- Hayatım, buradan ayrılmalıyız. Yoksa çocuğumuz ölecek.
- Bunu nasıl yapacağız? Çünkü onun ölmesine dayanamam.
- Niki tatlım, ben bir rahip bulacağım onunla konuşacağım. Sabaha karşı herkes uyurken buradan ayrılacağız.
- İyi de nereye gideceğiz. Buradan başka bir yer bilmiyoruz.
- Ona sonra karar veririz.
- James daha adına bile karar vermedik. Öleceksek bile adını çağırarak ölmek istiyorum.
- William olsun.
- Will, küçük Will.
Çocuğun ismi planda yoktu ama bu arada o da hallolmuş oldu. James dediği gibi bir rahibe uğradı. Rahip bunun çok tehlikeli olduğunu söyledi ama tıpkı James gibi başka çarelerinin olmadığını biliyordu. Hem de o küçük bebeğin ölmesine göz yumamazdı. Sabaha karşı sınıra doğru Nicole’ de alıp gittiler. Ama plan kesindi. Peter sabaha karşı gideceklerini de düşünüp hiç uyumadı. Birkaç kişiyi de yanına alıp James, Will, Nicole ve rahibin peşine düştü. Onlar da alabildiğine koştular. Ateşler havada uçuşuyordu. Rahip ölmüştü. Sınıra iyice yaklaşmıştılar. Peter tam Nicole’ e kurşun gelecekken önüne atladı ve orada öldü. Nicole artık ne yapacağını bilmiyordu. Bir yere saklanmak en mantıklı çözüm gibi geldi. Orada da ölü bir çocuk yatıyordu. Tıpa tıp Will’ e benziyordu. Will’ i samanlıkların içine saklayarak, Ölü çocuğu da alıp Peter’ ın önüne çıkıp kaçmış gibi yaptı. Peter da ölü bebeğe ateş açtı. Nicole de numaradan ağladı. Peter Nicole2 i öldürmek istemedi. Nasılsa bir işine yaramayacaktı. Nicole de Will’ i sakladığı yerden çıkarıp sınır dışına çıktı. Asıl macera bundan sonra başlayacaktı. Nicole tek başına Will ile nasıl ilgilenecekti?