"Sokakların Özgürlüğünde Bir Tecrit Karmaşası"
”isimsiz bir gecenin çocuklarıydı isimsiz duvarlara yazılan bir devrim gibiydiler isimsiz gizler içindeki isyandılar sokaktaki tecritin ardındaki özgürlüktü onlar”
İtilip kakıldığım vakitlerdi. Henüz sesim yoktu varlığımın olmadığı gibi. Sokaklardı ekmeğim, çöplerdeydi emeğim. Teker teker yüzüme indi, siyaha bürünmüş kelimelerin aksettiği alnıma yazılan, yazgım. Her kaldırım taşı için vardım da sokaktaki hiçbir insan için yoktum.
Bir oyunla kurulmuştu dünya ama bana en çok hak ettiğimi, en çok pembe rüyalara dalacağım, en çok amaçsızca koşabileceğim, gülebileceğim çocukluğu vermemişlerdi. Benim hiç oyunlarım olmadı, tek kalede bir topun peşinden çığlık çığlığa koşmadım. Hiç evcilik oynamadım ben, tek göz de olsa evin anlamını bilmediğimden olsa gerek. Bir saklambacım, bir körebem, bir uçurtmam olmadı. Horoz şekerci amcanın, baloncu abinin peşinden koşamadım. Yolumun üzerinde düşen yaprakların çıtırtısıyla sevinemedim. “Çocuklar gibi şen” olmanın anlamını hiç bilmedim.
Küçücük bedenime, minik ellerime büyük gelen, yalnızlıkla örülü, bir hikaye koydular önüme. Oyna dediler. Adına “hayat” dedikleri bir kavganın içine ittiler beni. Yaşıtlarım okula giderken, “sorumluluk” denilen kavramı yüklediler omuzlarıma. Okuyamadım onlar gibi, okutmadı “hayat” çünkü. Karıştır ve ekmek parası bul dediler. Kafamın karışıklığını bir kenara bırakıp, çöpleri karıştırmaya başladım. Üç kuruş derler ya hani, işte onun peşinden koştur ha koşturdum yıllarca.
Yıllar durmadan aktı yüreğime. Yalnızlığa itildim çok geçmeden. Sokak ortasında, sokak arasında, sokak kaldırımında görünmez oldum. Göz göze geldiğimde, kaçırılan gözlerde endişe buldum. Aslında en çok ben korktum, en çok ben zarar gördüm. Ellerime işlenen, gözlerime düşürülen, alnıma yazılan yaftanın hem suçlusu hem gururu ben oldum. Çöpten ekmek, emek çıkardım, herkesin görmezden geldiğini görünür kılmak için. Ben kağıt topladım, geleceğin çocuklarına daha fazla yeşillik bırakabilmek için. Hep kavgayla, hep direnişle, hep mücadeleyle geçti ömrüm.
Kaçınız duydunuz, bir kuytuda kar, soğuk dinlemeden çalışan ‘ben’im sesimi? Kaçınız sıcacık evinizde, yataklarınızda uyurken beni düşündünüz? Hanginiz yoldan geçerken bana selam ettiniz, hanginiz hal hatır sordunuz? Hanginiz yüreğimden geçeni bilebildiniz, hanginiz anladınız beni?
Hiçbiriniz farkında değildiniz. Oysa ben heybemde kağıt, yüreğimde umut biriktiriyordum her çöp kutusunda. Ve onlardan hem katık hem kelime çıkarıyordum “hayat”ıma.

Sokağın emekçilerine, Kağıt Atık İşçilerine ithaftır.
Katık Geri Dönüşüm İşçileri Dergisi Sayı 7
|
|
 |
Ö Y
21.8.2009 01:42
Ötekiler... Onlar hep bu şekilde adlandırıldı.Bunu kendileri mi istedi yoksa onlar için "ötekiler" olan bizler mi bilmiyorum.Bence artık "her bakımdan" temiz olmayan dünyamızın gizli kahramanları onlar.Sadece kağıt atık işçileri için söylemiyorum bunu tüm emekçiler için geçerli.Yazılarınız çok nadide konulardan oluşuyor sizi bu konuda tebrik etmek isterim.Kaleminiz daim olsun. Bu arada unutmadan bu yazınıza destek bir film izlemek isterseniz benim çok değer verdiğim üstadım olan Feridun Düzağaç'ın da başrolünde oynadığı bir film olan "Gece 11:45"i izlemenizi tavsiye ederim.Sağlıcakla kalın... |
|
|
|
 |
Ezgi Saklayıcı
21.8.2009 12:45
Teşekkürler Özkan Bey yorumunuz için. Gerçekten de ötekileştirilmenin en belirginini yaşayan emekçiler onlar. Ve maalesef görünmeyen kahramanlarımız sizin de dediğiniz gibi. Aslında ne çok teşekkür borçluyuz onlara bir farkına varabilsek. Bahsettiğiniz filmi biliyorum, gerçekten de seyretmemiş ve bu konu ile ilgili arkadaşlara tavsiye ederim. Edinin bir tane ve seyredin. |
|
|
|
 |
Davut Dlbz
21.8.2009 13:16
Gizli kahramanlar içi güzel bir deneme. Zihninize sağlık... |
|
|
|
 |
Ezgi Saklayıcı
21.8.2009 16:56
Teşekkürler Davut, teşekkürler Aslıhan. Onların hayatını bir nebzede olsa ifade edebilmişsem ne mutlu. |
|
|
|
 |
Blue Angel
24.8.2009 20:49
Tebrikler Ezgi yüreğine sağlık... |
|
|
|
 |
Ezgi Saklayıcı
29.8.2009 00:30
Teşekkür ederim Nevin güzel yorumun için. |
|
|
|
|

Bu Nedir? - En Popüler 100 Yazar
|