UFAK YEŞİL KURBAĞA
Taharet borusunun üzerindeki ufak yeşil kurbağa. Nereden geldin oraya? Nasıl geldin? Hiç bir fikrim yok.
Konuşmak istiyorum, çenem kenetlenmiş. Alt kattan yönetici oklavayla vuruyor gene, susturmak için oğlanları. Sıkıntılıyım. Elimde iki gün öncesinin gazetesi, burnum terliyor. Sana bakıyorum.
Ne kadar da umarsızsın ufak yeşil kurbağa. Beni ilk defa görmene rağmen sanki iki saattir muhabbet ediyormuşuz gibi bakıyorsun bana. Dertsiz,tasasız ufak yeşil kurbağa. Halden anlamaz mısın?
Sifonu çekiyorum. İstifini bozmuyor kurbağa. Hatta suyun serinliği hoşuna bile gidiyor. Hava o kadar sıcak ki... Terden sırılsıklam oluyorum. Ufak yeşil kurbağa hala orada, hala bana bakıyor.
Daha ne kadar dayanbileceğimi düşünürken bir yanda da klozet kapağını kapatıp, üstüne vuruyorum.
GİT ARTIK! Diyorum açarken kapağı. VRAK diyor.
Gitmiyor kurbağa. Dertsiz tasasız ufak yeşil tatlı kurbağa.
|