Şöyle bir bakıyorum etrafa. Kuşlar artık eskisi gibi, hava kararmaya yakın güneşin o kızıl halinde sürü olarak geçmiyor. Hani sürüyle geçerlerdi de bakardık, hayran kalırdık, o kuş sürüsünün uyum içinde uçuşlarına. Şimdi ise kuşların konabileceği bir küçük ağaç bile yok etrafta. İki güvercin gördüm, ad koydum. Biri Akkoş, diğeri Makkoş. Konacak yer arıyorlar zavallılar. Belki onca uçuştan yorulmuş azıcık dinleneceklerdi ama ne bir yer var konacak, konsa komşu çocuğu korkutup kaçıracak. Gitti, geldi Akkoş, üzüldü Makkoş. Konacak yerleri yok var mı böyle komik şey! Apartmanlarla dolmuş sokaklar, büyük büyük binalar. Ne yapsınlar, kondular bir pencerenin önüne. Yazık ki merhamette kalmamış. Eskiden pencerelerin önüne kuşlar yesin diye yemekler konulurdu. Vah güvercinler… Hal bu ki gelip bizim pencereye konsalar ne yiyecekler bulacaklar, ne yiyecekler. Gitmişler de en kötü kalpli insanların evinin penceresine konmuşlar... Akkoş ile Makkoş oturmuşlar, sohbet ediyorlar. Aman ne güzel cıvıltılar bunlar. Araba sesleri, inşaat sesleri derken aralarında iç rahatlatan bir ses; onların cıvıltıları. Uykumu getirdi Akkoş ile Makkoş. Hoş sohbetleri beni de mest etti. Konuştular, konuştular. Bende kulak misafiri oldum onlara. Çocukları olacakmış haberini aldım, oturdum kırık sandalyeme. Tamir zamanı da gelmiş sandalyenin. Gıcırdaya, gıcırdaya oturdum sandalyede. Oturdum resimlerini dökeyim kâğıda dedim ki birden uçuverdiler. Ah ne üzüldüm, ne üzüldüm. Oysaki ne güzelde poz vermişlerdi. Bir de baktım bizim pencereye konmuşlar. Ah ne sevindim, ne sevindim. Bir güzel karınlarını doyurdular, yediler yemeklerini. Bir de sohbete başladılar… Aman keyif benim keyfim. Oturdum onları dinledim, doymadım yakınlarına gittim. Sesleri de pek güzelmiş Akkoş ile Makkoş’ un, daha iyi anladım. Bir de baktım bu güzel cıvıltıları kesen ağlamaklı bir ses. Bu ne sesi? Ah! Kapının önünde bir kedi. “Mamanız mı bitti kedi hanım efendi?”
|
|
|
Bu Nedir? - En Popüler 100 Yazar
|