-I-
kuşların şarkılarına dalıp gitmelerden
yüzüme çarpan rüzgarlar mı uyandırdı beni tokatlayarak?
neden beyhude geçen yıllardan içim buruk?
içtiğim sular çamur, yediğim yemek toprak!
-II-
kavak ağaçlarına bakan hoş bir pencere her sabah beni karşılamakta
her akşam güneşin kızıllığı durduğum tepenin ardından içime hüzün katar
denize uzanmış bembeyaz bir yalı, serinde, görünen ufacık aralıkta
gemi olmuşum gittikçe ufalmış şehir, kim bilir belki bedenim bu gün batar
-III-
ne var bu açıklarda her gece, gün ve bir ömür
yunuslar olmalı yunuslar olmalı
sessiz sedasız değil şen şakrak yüzerler yakınlaştıkça görülür
yunuslar olmalı yunuslar olmalı
açılırım o halde umurumda mı geride kalsın istanbul şehri;
elleri yumuk yumuk yüzü güzel saçları kumral kırmızı kurdelalı.
açıldıkça görürüm masvaminin içindeki güzellikleri
yunuslar mıdır? onlar olmalı yunuslar olmalı
bekleme beni bekleme bir sabah yanaşmaz ruhum rıhtıma
bedenim mahvolmuş az da olsa kalıntılarım kalmalı
nedir bu çıkan, bembeyaz, tertemiz hiç gidilmemiş yoluma
yunuslar olmalı yunuslar olmalı