Her insanın yaratılırken “kader” kapasitesi aynıdır. İnsanın nongentilyonlarca seçeneği, yolu vardır. Tanrı’ nın yapacağımız her şeyi bilmesi, kaderi kendisinin istediği gibi yazıp ona göre rolümüzü yaptığımız anlamına gelmez. Kaderimizi Tanrı’ nın yazdığını düşünen kişiler, bu yüzden kötü olup olmadıklarını O’ nun yazdığını düşünerek “Kötüysek kaderimizi o yazmış ve benim böyle olacağımı biliyormuş. Benim burada hiçbir suçum yok!” diyerek yüklerini hafifletmeye çalışırlar. Tanrı, kaderi içine nongentilyonlarca seçeneği alabilecek bir tablo halinde insanların beynine yazmıştır. Bu yüzden insanların ölüm şekillerinin, huylarının, tercihlerinin vb. birbirine benzemesi, o insanların nongentilyonlarca seçeneğin arasından aynı seçeneği seçmiş olması olabilir. Ölüm zamanı kesindir ama ölüm zamanına kadar geçen süre kadere dahildir. Tanrı’ nın her yapacağımız şeyi bilmesi de şöyledir:
Nongentilyonlarca seçeneğin sonucu da vardır. Örneğin bir eşyaya bile bile zarar verirseniz yaptığınızın yanlış olduğunu ve bunun sonucunda kötü bir şey olacağını bilirsiniz. Ya da verilen bir görevi doğru bir şekilde yaparsanız bunun sonuncunda iyi bir şey olacağını bilirsiniz. Tanrı da seçtiğimiz yolların, seçeneklerin ilerisini ve sonucunu bildiği için bir seçeneği seçerken sonumuzun ne olacağını ya da ne yapacağımızı bilmiş olur.
*cümleler ne kadar net yazılmış olsa da sadece benim görüşümdür. insanların kaderi yanlış anlayıp Tanrı' yı suçlamalarını engellemek için düşünerek, mantıklı olabilecek cümleler kurmaya çalıştım. Gerisi sizin okuyup, görüşlerinizi belirtmenize kalmış..
|