Salkım teli...
Teninin kızıllığı sokak lambalarının altında daha bir belirgindir sanki. Ara ara olan sokak lambalarının altına her gelişinde,yüzündeki sarı,kızıl geçişleri seçebilirsiniz.Beyaz bir duvara attığınız kırmızı ve mavi fırça darbeleriyle can vermiş gibi...
Gözleri öylesine parıldar,gözlerimi de öylesine kör ederki!Zümrüt zümrüt bakınır etrafa,yeşil bir ışık huzmesi ışığınız olur gecenin karanlığına.Sokak lambaları aydınlatmaz artık sizi,tüm ilgi alaka o zümrüte kilitlenir.Saçları lüle lüledir her zaman.Omzuna dökülür narince.Geriye savurduğu salkımları beline kadar uzanır.Bazı zamanlar öyle terler ki,o salkımlar tel tel boynuna dolanır.O lüle saçlar her akşam bakar pencereme kestane kestane.Öyle bir kestane ki gündüz kapatır kendini,akşam açılır.Öylede bir afet-i hüsran ki...
Adımını tümseğe her atışında,gönlüme de atar o adımı sanki.Gözlerini boşluğa her kırpıştırmasında yüreğimle oynaşır,aklımı çeler türlü türlü yaramazlıklara koşturur zorla.Öyle salınır ki penceremden gözlerime gözlerime.Hafif adımları yanıltmasın sakın ki ;yüreğimde dağları yerinden oynatır,okyanusları çarpışır bedenimin,her defasında daha da yaklaşır boğazıma.Kaşlarının yayı gerile ok fırlatır zihnime.Olası bir şüpheden sonra tekrar dönüp baktığımda,burun kemiğinin hafif çıkıntısı kalkan gibi gerilir bakışlarıma...Koyu,hafif dolgun dudakları ise büzülür,gamzesinin yanındaki siyah tek nokta daha da belirginleşir.İri gözleri daha da açılır,çenesi dikleşir,yay kaşları ateşi keser düşmanı süzmeye başlar bu defa.Her defasında bu sahnede gelir işte aklıma Seher'i gördüğüm o ilk Ağustos akşamı..beliriverir aklımda sadece terden dudağına yapışan'Salkım Teli.'.