Bir kadın daha kaç hüzne bölünebilir?
Bir sevinci nasıl sonsuz maviliğin içinde durmadan çoğaltabilir?
Doğumun ve ölümün en sancılı varlığı kadın, hayat boyunca kâh hüzne kâh sevince parelenerek ömrünü ömürlendirirdi.
Sevgisi, dokunduğu yerde çiçek açtırandı.
Şefkati, baktığı her yerde baharları getirendi.
Peki ya acısı? Çığlığı? Öfkesi?
Şuan bir yangının içinde can veren kadın ve o yangının içinde kül olmayı bekleyen nicelerimiz..
Bir çiçeğe içimiz giderken, çiçekler içinde ateşe verdiler bizi.
Herkesin üstüne yanık et kokusu sindi.
Herkesin yüzünde yanan bedenlerimizin isi bulaştı.
Kimimizin her yaşına bıçak saplandı umut dolu bedenlere,
Kimimiz binlerce bakan gözlerin, kör zihinleri önünde katledildik.
Ya kurbandık, ya katil.
Bu öyle bir yangın ki, gözle görülmeyip tenimizde tutuşmaya hazır bir korkuydu.
|