- yalnız kalınca insan, çöp gibi hisseder kendini... yırtılmış, buruşmuş, kırılmış, kullanılmaz, işe yaramaz, atsan atılmaz, satsan satılmaz, baksan görülmez, bağırsan duyulmaz hisseder...
- yalnız kalınca insan, küçük hisseder kendini... böcek gibi, kum gibi, çakıl taşı gibi, ceviz gibi, tırnak, raptiye, biblo, düğme gibi hisseder...
- yalnız kalınca insan, çirkin hisseder kendini... kambur, sivilceli, kötü giyimli, tuhaf saçlı, kalın kaşlı, topal, çolak, kirli ve şaşı (bilemedin şehla) hisseder...
- yalnız kalınca insan, güçsüz hisseder kendini... zayıf, bitkin, yorgun , hasta, işe yaramaz, hatta bazen sona yaklaşmış hisseder
- yalnız kalınca insan, başıboş hisseder kendini... sabah akşam kafayı çekebilecek, çekip gidebilecek, çekip alabilecek, çekip silahını kendini vurabilecek gibi hisseder...
- yalnız kalınca insan, bir ömür öyle kalacakmış gibi hisseder kendini... yalnızlığın sonu, finali, ucu bucağı yokmuş gibi hisseder, yalnızlığına bir “the end” ararken uyur hep...
- yalnız kalınca insan, sessiz hisseder kendini... soluksuz, nefessiz, sözsüz, cümlesiz, tümcesiz, eylemsiz, fiilsiz geçer zaman, zaman şerefsizdir çok, bir tek bu çıkar yalnızın ağzından, şerefsizdir zaman, şerefsizdir zaman, şerefsizdir zaman, şerefsizdir ulan...
- yalnız kalınca insan, karanlık hisseder kendini... koyu tonlar hakim olur her şeye, gece vardır sadece, bir de gece mavisi...
- yalnız kalınca insan, eski hisseder kendini... miadı dolmuş, eskimiş, tozlanmış, eskici bile almamış hisseder...
- yalnız kalınca insan, elleri soğuk, gözleri kısık, dudakları çatlak, yanakları sarkık, göz altları çökük, omuzları düşük hisseder kendini...
- yalnız kalınca insan, bir ayağı çukurda, bıçak sırtında, gözleri toprakta hisseder kendini...
- yalnız kalınca insan... yalnız kendini hisseder ve yalnız hisseder kendini!
|