Senaryolar

Şüphesiz -3
Okunma: 246
Hep de Böy - Mesaj Gönder


Olcay Şule’yi arar. Şule güzellik uykusundan yeni uyanmıştır. Telefonda uzunca bir konuşma olur.

Olcay: Kızının ilk adını sen koyabilseydin ne olurdu?

Şule: Bilmem. Hiç düşünmedim. Aman başıma iş çıkarma şimdi, ben bebek desen hamile kalırım.

Olcay: Bir isim bul yahu, neden bulmuyorsun?

Şule: Beste olurdu bence.

Olcay: Peki oğlun olsa ne koyardın?

Şule: Saçmalama yahu, nereden çıkardın bu konuyu sabah sabah. Rüyanda mı gördün kız?

Olcay: Selim nasıl isim sence?

Şule: Yok be, ben olsam Benercan falan koyardım adını.

Olcay: Peki bugün çilekli milkshake içelim mi?

Şule: İçelim tabii. Spordan sonra buluşuruz.

Olcay: Kızların sevdiği ne biliyorsun? Bana biraz anlatsana paylaşalım. İçin dışım Şükrü oldu.

Şule: Mesela ne gibi sevmek. Kızlar sevmek ve sevilmek isterler. Sevileceksen başka bir dünyaya geçiş yapman gerekmiyor normalde. Mesela seveceksen çilek sev, dondurma sev, güzel giysiler içinde gezersin, parlak kostümler giyersin, olur ama bir de dağda ayran içmeyi sev. Ne bileyim ben, sevecel çok şey var.

Olcay: Peki ama kiminle seveceğiz bunları?

Şule: Sözünün eri biri yok ki ya.

Olcay: Şule sevgilin var mı?

Şule: Var. Ersin. Çok iyi gidiyor... merak ettiysen eğer, elimle koymuş gibi buldum.

Olcay: Ciddi misiniz?

Şule: Evet. Ciddiyiz.

Olcay: Bana ondan bahsetmek istersen ben seni dinlemeye hazırım.

Şule: Bana benziyor, benim gibi biri. Benim için dertsiz, tasasız yaşıyoruz, biraz daha çok çalışmaya beni teşvik et diyor. Bu gibi şeyler.

Olcay: Hiç tatile çıktınız mı birlikte?

Şule: Hayır. Tatili düğünden sonra düşünüyoruz. Spordan sonra onunla buluşacaktım ama şimdi seninle milkshake içeceğiz. İstersen onu da çağıralım. Tanışırsınız.

Olcay: Peki tamam. Bizi tanıştırdın diyelim ki, biz Şükrü ile her gün buluşuyoruz mesela, bazen bize de katılır mısınız? Nasıl biri?

Şule: Katılırız tabii, gerçi bir sormam lazım. Bunu iyi düşündün. Biz de çok içimize kapandık kaldık. Senin? Var mı bir sevgilin?

Olcay: Yok, hayır.

Şule: Hoşlandığın falan, gözüne kestirdiğin biri de mi yok?

Olcay: Var aslında ama evlenmiş o, beğenmiştim, iki gün sonra evlenmiş. Allah’tan bir şey söylememiştim. Ama rezil oldum yani. Birini beğenmeyi bile beceremiyorum.

Şule: Neden?

Olcay: … çünkü uygun şartları ben yaratamam, öyle değil mi?

Şule: Şartlar seni zorlasa da umudunu yitirmemelisin, hepsi bu.

Olcay: Şartlar oluşmamıştı zaten, ben çok uzun zaman kendisini rüyamda gördüm, ayrıca gündüz düşlerimde gördüm. Sonra bir baktım evlenmiş. Sayfama yeni eklemiştim.

Şule: Neyse, vardır bir hayır onda da.

Olcay: İnşallah. Bence çok karamsar olmama gerek yok. Bütün hayat benim ama tekrar rüyaya yatacak halim de yok, bunu gizleyecek halim de yok. Üstelik de Şükrü’nün arkadaşı.

Şule: Belki Şükrü senin için en doğru arkadaş olabilir ama bu şartları onunla paylaştığında hayat normal seyrinde gidiyor mu?

Olcay: Evet. Benim için normal. Biz müzikle uğraşmak istiyoruz, bense eve kapanıp kimseyle görüşmemek istiyorum.

Şule: Eve kapanma fazla Olcay, bizimle takıl.

Olcay: Yok ya şimdi, size de rahatsızlık vermek istemem.

Şule: Üzüntünü anlıyorum Olcay, sadece umutlarını kırmak yapman gereken son şey.

Olcay: Umutlarım birkaç şiirin içinde tükendi, uzun zaman oluyor. Ben şok olmadım yani konu beni zorladıkça.

Şule: Şiirler belki seni oyalıyor ama en iyi arkadaşın olan şiiri bulman da güç.

Olcay: Bu yaşadıklarımı bilmeden yaşayan bir sürü insan var, neden bu kadar yalnızım anlayamıyorum. Dün bayılacak gibi oldum.

Şule: Lütfen güçlen. Bunu benim için yap. Yapamaz mısın?

Olcay: Yapabilirim aslında. Birkaç gün bocaladım, hepsi bu. Bu durumu beş senedir yaşıyorum zaten, sadece yüzleşmek eskisinden daha zor olmadı benim için.

Şule: Geçmişin bir önemi yok. Geleceğin önemli Olcay. Bazı güzellikleri birlikte de paylaşabiliriz bazen. Mesela demin konuyu açtığın gibi, bir kitap, bir konser...

Olcay: Bazı şeyler bana fazla ağır geliyor. Kitaplar iyi.

Şule: Kitapları da paylaşabiliriz. Bir kitap kulübüne yazılalım mı mesela.

Olcay: Evet. Onun gibi şeyler yapıyorum bazen, seminerlere gidiyorum sıklıkla aslında.

Şule: Senin için yapabileceğim bir şey var mı Olcay? Lütfen bana söyle.

Olcay: Bazen hayatın içinde belirli süreçler tıkanıklığa uğrar ve insan sarsılır, bazen de hayat önüne boş bir sayfa açar ama herkes başka bir kitap okumaktadır. Sence hangisi? Bunu benim için anlayabileceğin umudunu taşıyorum, çok saçma. Bundan kurtulmama yardım et.

Şule: Yıllardır yapmadığın bir şey yap, sevdiğin sanatçılar için yazmaya başla. Sen müzik seviyorsun öyle değil mi? Bunu yap. Nasıl? Seni biraz yakalayabildim mi?

Olcay: Yakaladın ama bıraktığın an düşecek gibiyim.

Şule: Birlikte fotoğraf çektirip internete koyalım mı? Bu sana iyi gelir mi? Hayır. O zaman belki de sen de kendi yolunu çizip kendi doğrularını bulmalısın.

Olcay: Ya ben interneti açmıyorum bile, biri var, çok komik, her gün onu izliyorum: beş adam! Yerlere yatarsın gülmekten.

Şule: Seni suçlamalarına izin vermemelisin. Bu bir tecrübe değil demiyorum sana, bu gene de bir tecrübe. Korkma. Ben hep yanında olacağım canım ya, seni çok seviyorum.

Olcay: Çok teşekkür ederim Şule. Ben gözlerimi daha çabuk açtım ama rüyayı geç gördüm farz et, olsun bitsin. Ne suçlamasından bahsediyorsun sen?

Şule: Haklısın. Sadece daha da fazla yara almanı istemiyorum, hepsi bu.

Olcay: Anlaştık, tamam. Benim de kendi yalnızlığımı güçlendirmem gerekiyor demek ki.

Şule: Evet. Açık artlarla oynamayı sever misin?

Olcay: Güzel soru. Bazen severim... ben bugüne kadar bir kişiye bile anlatmadım rüyamı, demek ki bunu kimse bir kabusa çevirmiş olamaz.

Şule: Uyan canım. Ne rüya, ne de kabus. Uyanmanı gerektiren bir başka süreç bu şimdi.

Olcay: Tamamdır. Kaçta buluşalım?

Şule: Yakında bir yer var, oraya gidelim. Saat iki iyi mi?

Olcay: İki biraz erken aslında, dört olur mu?

Şule: Dört olur, beş olur ama güzel giyin he, çok şık bir yer.

Olcay: Dün inanılmaz güzel bir tayt aldım, bu ara da çok moda. Onu giyerim.

Şule: Bence artık takım elbise giy. Şaka ya, şaka şaka... şakadan anlar mısın canımın içi.

Olcay: Evet (güler). Sağol ya beni bile güldürdün.

Şule: Kadere inanır mısın?

Olcay: Doğru ellerde olduğunda sadece.

Şule: Ellerini yüzüne sür ve bekle. Sadece bekle.

Olcay: Peki tamam.

Şule: Görüşürüz.

Olcay: Görüşürüz.

Bu arada birazdan Olcay’ın da gideceği Cafe’de birileri milk shake içmektedir.

Semih: Kırmızı kurdela takmıştı ya, dünya tatlısı, yiğenimi bir görsen, yersin ya, yersin.

Arda: Getirsene bir gün onu da buraya.

Semih: Daha küçük ya, nasıl getireyim.

Arda: Getir, ne olur?

Semih: Bir sorarım, babası da izin verirse getiririm.

Arda: Kızlar çok tatlı oluyor ya... baksana ne diyeceğim, yarın da bir toplantı yapalım seninle ve gözlerimizi kendi sunumumuza açalım.

Semih: Sıradan bir sunum olduğunu da sanmıyorum, bütün sanatçılara değindik.

Arda: Rüya kavramı biraz içi boş kaldı ya ama onu bir yere taşıyalım.

Semih: Kalpten bir sevgi gelir dedik ya, orada buluşalım.

Arda: Herkes o tarz şeyler yapıyor zaten, asıl önemli olan bizim sunumumuz değil miydi? Biz ikimiz ne yapacağız?

Semih: Bence köstebek iyi fikirdi ya. Onu işleyelim biraz.

Arda: Köstebeği televizyonda gösterdiler ama rakiplerimizden biri.

Semih: Olsun. Biz de kelebek deriz.

Arda: Yankı nasıl fikir?

Semih: Yankı iyi ya... biraz düşünelim. Daha önce çalıştık gerçi buna.

Arda: Su? Suyun rengi olsun...

Semih: Renk çok boya çağrıştırır. Bende bir playlist var, inanılmaz güzel.

Arda: Ona çalışalım... nasıl?

Semih: 633 şarkı var, ölsem vaz geçmem.

Arda: Şehir bu... kentte güzellik kraliçesi seçiliyor gibi.

Semih: Herkes seçsin onu. Nasıl?

Arda: İyidir, sağol.

Semih: Yarın müşteri bunu istese şaşırmam.

Arda: Aynen.

Seminerde otuz kişi var. Seminer alanı dolu ve ekranda bir şey izliyorlar. Yürürken hızlı yüzüme, dizlerini zedeleme, yavaş yürü, sakin kal. Arda ile Semih de oradalar.

Şule ile Olcay ise milk shake içilen yere yeni giriyorlar.

Şule: Gel Olcay, yola çok yakın oturmayalım.

Olcay: Tamamdır zaten. Güzel. Oturuyorum buraya.

Şule: Hayır ya, yolun kenarına oturmayalım.

Olcay: A, duymadım seni, olur şu ileriye mi geçelim.

Şule: Soba altı var bak, gel ısınalım biraz.

Olcay: Şu şiirlerimi merak etmiyor musun?

Şule: Ne şiiri? Yoo.

Olcay: Durup dururken cennetten bahsetsem sana, ne okuduğumu merak etmez miydin?

Şule: Biraz ederdim belki. Ne okuyorsun?

Olcay: Şeytanı ceza olarak dünyaya atmış bir Tanrı var. O da herkesi ayağa kaldırıyor.

Şule: Anladım. Şeytana sapmayalım gibi ama dünyada cennette var, cehennem de var diyoruz, öyle değil mi?

Olcay: Aferin kız. Güzel yorumlamışsın.

Şule: Gel seninle güzel bir şey ısmarlayalım. Neli içersin?

Olcay: Çilekli.

Şule: Ben çikolatalı alacaktım ama çok kalorili şimdi. Sen iç. Güçten kuvvetten kesilme tabii.

Olcay: Ne alacaksın onun yerine peki?

Şule: Ben köpüklü bir türk kahvesi.

Olcay: A, ben de.

Şule: Peki sen ne anlamıştın şiirden?

Olcay: Şiir aslında bütününde çok güzeldi. İnsanlar affedildi ama dünya bir imtihan yeri.

Şule: Zor bir şiir miydi senin için?

Olcay: Yoo. Güzeldi. Ben Tanrı’yı anmak için bir vesile olarak görsüm şiiri aslında. Sonra fazla da kurcalamadım ama bazen okuma hırsı kaplıyor insanın içini.

Şule: Cenk geldi bile.

Olcay: Kim?

Şule: Cenk burada şimdi... (Cenk’i öper) Hoş geldin canım.

Cenk: Memnun oldum Olcay. Nasılsın?

Şule: İyiyim. Bak bana hiç sormuyor bile. Olcay da iyi.

Olcay: İyidir, sağol. Sizleri sormalı...

Şule: Nasıl Cenk? Kolay oldu mu seminerden kaçman?

Olcay: Kolay mı? Ne semineri bu?

Cenk: Zor olmadı aslında ama korkunç derecede fark var müşterinin bizden istedikleriyle bizim sunduklarımız arasında.

Olcay: Şahane. Meslek ne?

Cenk: Medya stratejileri, reklam ve pazarlama araçları üzerine çalışıyoruz.

Olcay: Çok iyi. Ben de işletme okuyorum aslında.

Şule: Aslında derken yani müzikle daha ilgili.

Olcay: İşletme eğitimim iyi, bitiremedim daha ama müzik ön planda şu sıralar.

Cenk: Neden?

Olcay: Müziği sevdiğim için sanırım biraz da.

Cenk: Sen ne tür müziklere karşı daha ilgilisin?

Olcay: Ben mi? Ben beste yapıyorum çok miktarda, arkadaşımla çalıyoruz bazen.

Cenk: Hayatını karartmak istemem ama müzik işi zor senin için. Bana öyle göründü.

Olcay: Öyle. Kolay olan ne kaldı bilmiyorum artık.

Şule: Rüyalarınla hayallerin müziğini etkiliyor mu hiç?

Olcay: Pek değil. Aslında hayal bile kuramıyorum ben müzikle birlikte, tek hayalim bir gün bir yerde çalmak.

Şule: Güzel. Çalarsanız biz de geliriz belki.

Olcay: Olmaz ama o hayalim yani bu saatten sonra çünkü sadece beste yapıyorum ben zaten, pek fazla da uçuk planlarım yok bununla ilgili. Olursa elbette söylerim, neden olmasın?

Şule: Gözlüklerini bende unutmuşsun Cenk.

Cenk: Bütün gün bunu düşündüm ben de Şule. Siz yemek yediniz mi bu arada?

Şule: Yedik biraz.

Olcay: Küçük bir hediye almıştım size.

Çıkarıp nazar boncuklu bir biblo hediye eder.

Şule: Çok çok teşekkür ederim Olcay. Bunu değerlendireceğim, bir sürü biblo var bende biliyor musun?

Olcay: Evet. Bilmez miyim!

Cenk: Hepsinin tek tek tozunu alıyor, deli gibi.

Şule: Şükrü bugün ne yapıyor Olcay?

Olcay: Bilmem. Hiç sormadım. Bir gün konuşmazsak rahat eder diye düşündüm. Zaten her gün arar o beni sağolsun.

Şule: Şükrü’ye söyle abartmasın ve fazla açmasın arayı bizimle.

Cenk: Şükrü kim?

Şule: Henüz tanışmadığın arkadaşlarımdan biri işte.

Cenk: Evet.  



Hep de Böy



Yorumlar (1)
Hep de Böy 4.2.2023 08:38
Hepsini al, sevgilim, ne sevgi varsa bende,
Çoktan senin olmayan ne sevgi sağlarsın ki?
Gerçek der misin eline geçirsen de,
Sevdiklerimin hepsi sende değil mi sanki?
Sevgilimi alırsan gerçek sevgim uğruna
Ses çıkarmam onunla keyif sürdüğün için;
Sevgime sırt çevirip el uzatırsan ona,
Kendini aldatırsan suçun büyüğü senin.
Tatlı hırsız, yine de bağışlarım suçunu
Sen varımı yoğumu aşırsan bile benden;
Oysa daha acıdır, sevenler bilir bunu,
Sevginin haksızlığı nefretin sillesinden.
Güzel sürtük, kötülük iyi görünür sende;
Biz düşman olmayalım can evimi söksen de.
Shakespeare -Soneler


İçeriği Paylaş

Arkadaşını davet et
Adınız Soyadınız:
Arkadaşınızın e-mail adresi:

Popüler Yazarlar
   YazarPuan
1 .. .. 7116
2 Eyyup AKMETİN 5428
3 Firari Fırtına 5052
4 Mustafa Ermişcan 4465
5 Hasan Tabak 4150
6 Hep de Böy 3993
7 Nermin Gömleksizoğlu 3769
8 Ömer Faruk Hüsmüllü 3693
9 Uğur Kesim 3523
10 Sibel Kaya 3460

Bu Nedir? - En Popüler 100 Yazar




Özgür Roman

Romanlar- Hikayeler - Denemeler - Senaryolar - Çocuk Kitapları - Şiirler - Günlükler - Yazarken - Röportajlar - Forum - Biz Kimiz? - RSS

Çevrimiçi Kullanıcı Sayısı:703 
 Özgür Roman üyelik sözleşmesi için tıklayınız 

© Özgürroman 2008 - 2011 - info@ozgurroman.com