Sabahın, Güneş'i kazanması gibi parlaktı düşünceler..
Denizin, bir günbatımı manzarasındaki son ışıltılı gösterisi gibi sessiz..
Berraklığı kadar hafif, durgunluğu kadar sakin..
Martılara simit atmak kadar saftı belki..
Karşılık beklemeksizin..
Mutluluğu paylaşabilmekti belkide bir martıyla..
Doğanın müziğini duyabilmek ve ona katılabilmekti..
Karmakarışık düşüncelerden sıyrılıp, doğa ile başbaşa kalabilmekti..
Belkide onunla yalnızlığı paylaşabilmekti..
Ağaçların ve yaprakların yeşilliğinden kopup, denizin maviliğiyle buluşabilmekti..
Ardından, sessizce akan ama bazen de haykıran dalgalara karışabilmekti..
Güneş'in deniz ile muhabbetiydi..
Ona yansıması..Ona karışmasıydı..
Gökteki yedi ayrı renkte görünen kuşaktı..
Bulutların yerden görünümü gibi hem iç içe, hem de ayrı..
Onlar kadar beyaz..Onlar kadar yumuşak..
Umutlarla karıştığında daha da beklenti dolu..
Bir çocuğun bayramda şeker toplaması kadar olağan..
Avucunu açtığındaki gibi umut dolu..Hayal dolu..
Belki umut küçük..Ama yürek de bundan farksız..
Gecenin örtüsü umudu yıkmak için değil..
Aksine yıldızlarıyla inşa etmek için..
O zifiri karanlıktan sonra tertemiz bir güne uyanmak için..
Mis kokulu çiçeklerle,kuş cıvıltılarıyla,doğanın ıslığıyla yeni bir güne daha merhaba demek için..