Karnımız tok ve hiç kırık kalp yok diyelim ki... şimdi evde börek pişireceksin ve ağlamaktan gözlerin şişmiştir senin. Sen hiç mi düşünmedin herkes ne yapıyorsa biz de onu yapıyoruz diye? Çalışmak diye özetledin değil mi konuyu? Ne yapacaksın şimdi peki? Sen zenginlik denilince aklına yatan daha iyi bir şey düşün bence şimdi. Gerçekten de o kadar sorun olmadığı yerde düşün ki iyice zarar ziyan nedir anlasın turşu suyun. Kırlarda koşarken geldi aklıma çocukluktaki yeşil bahçeli evlerin göründüğü sokaktaki hazır giyim. Peki ama şimdi ne yiyeceksin ki? Öncelikle şu zeytin fabrikasının önündeki ağaçlar yeterli değil bakmak için. Yazabilirsin ama sevabına tatmak için... Karpuzun suyunu çıkarıp bir nedenle çekirdeğini atmak için. Hiç yok hiç... o kadar manevi huzurumuz yüksek ki anlatamam sana. Yeter ki her gün sağlıkla geçsin bir de araba lazım araba. Şimdi geçtiğin köprünün tarihçesinden başlamalısın, o da aklın varsa. Biraz bence çamura yat çünkü herkes sana bakmakta. Kendin için üzüldün üzüldün, sen şu halinle kimin için üzülebilirsin ki? Gücün kuvvetin yerinde galiba ama insanlar üzüm elde etmekte.
Börek pişirmek aynı konu olmuyor bir türlü! Fazla kilolarım da göze batmakta.
Sen de börek yapamıyorsun, az önce biraz zeytin yemiş biri de börek yapamıyor. Ne var bunda?
Mutluluk aynı yerde dursa, bütün kitaplık resim yoluna sapmakta.
Aynı sokakta bir çitlerle çevrilmiş ev varmış, orayı almış seninkiler, çok iyi ya.
Biz bugün ne yaptık dedikçe sana herkes anlatmakta.