Hikayeler

Pofuduk Tavşanlar
Okunma: 2339
Verda Pars - Mesaj Gönder


 

Yattığım yerden dışarısını görebiliyorum. Sadece dışarıda olan biteni görebilmek için yatağımdan kalkmak zorunda kalmamak rahatlatıyor beni. Nerem acıyor diye düşünüyorum. İnsanın acısı nerdeyse canı da ordadır derler ya! Nerem acıyor? Bakıyorum içerime, arıyorum acıyan yerimi fakat bulamıyorum.

Zor zamanlardı onlar diye yazmak istiyorum ileride bu günleri anlatırken; evet çok zor zamanlardı. Savaş her şeyimizi silip süpürmüştü. Sokaklarda insanların yüzlerinde umutsuzluk ve mutsuzluğun sarı soluk rengi yapışmış, yürüyorlardı bedenlerini bir yerlerde kaybetmiş ruhlar gibi! Hiçbirşey şaşırtmıyordu onları, ve artık düşünmüyorlardı bile ne olduğunu, nasıl bu hale geldiklerini. Heyecanları ve korkuları yitip gitmiş, beklentilerin alevleri gözlerden silineli çok zaman olmuştu. Çocuklar ağlamıyor, anneler pencerelerden yarı bellerine kadar sarkıp bağırmıyorlardı karşı komşuya. Evet bunları yazmak istiyorum ortak bir duyguyu paylaşabilmek adına. Fakat elim varmıyor... Kendimden dışlaştırıp, sorumluluğundan kurtulamıyorum mutsuzluğumun. Kendimi temize çıkaramıyorum. İçimdeki canavarı, dışarı atıp ona isim takamıyorum. Savaş canavarı, trafik canavarı, enflasyon canavarı diyemiyorum; umutsuzluk canavarının bir kimliği yok!

Oysa dışarıda bir sürü pofuduk tavşan kol geziyor... Tüylü tüylü, pembe, mavi, sarı pofuduk tavşanlar... Yüzlerinde peluş gülücüklerle selam veriyorlar birbirlerine... Ve güneş doğuyor olanca ultraviole ışığıyla, kanserle yakıp bitirmek için bedenlerimizi... Ve dişi pofuduk tavşanlar, beyaz tüylerinden hoşlanmayıp, az pişmiş ızgara tavşan eti olabilmek uğruna yayılıyorlar sereserpe kumların üzerine. Buradan bakıldığında konservelenmek üzere kurumaya bırakılmış sardalyalardan bir farkları yok...

Savaş sona ermedi mi henüz yoksa? Tüm bu pofuduk tavşanların içleri kimyasal bombaların etkisini hafifletmek adına gaz maskeleriyle mi kaplı? Benden mi gizliyorlar olan biteni?

Bedenimin her bir hücresi çığlık çığlık zırlıyor sanki ve akıttığı gözyaşlarıyla kaskatı olmuş çarşafım, ikinci bir deri gibi kaplamış her bir yanımı ve pofuduk tüyleri dökülmüş bir laboratuar tavşanı gibi bekliyorum bir sonraki kimyasal deneyi. Pofuduk tavşanlara dermatolojik testlerden geçirilmiş ürünler hazırlamak için kullanıyorlar dermatolojik bedenimi...

Az önce hemşire pofuduk tavşan ilacımı getirdi. Beni onlardan biri yapmaya yardımcı olacakmış tüm bu verdikleri haplar, kendileri gibi rengarenk pofuduk haplar... Ve doktor pofuduk tavşan yatağımdan yayılan kötü kokunun biran önce giderilmesini emretmiş, diğer delileri tedirgin ediyormuş vücudumdan yayılan çürük tavşan eti kokusu.

“Mundar etmeden pişirip yeseydiniz o zaman... Ne diye çürümemi beklediniz?”

Kesinlikle karşı çıktım. Benden çıkan, bana ait terle özenle benim kıldığım bu çarşafları onların pofuduk ellerine teslim etmeyeceğim. Bana ait olan herşeyi yok ettikleri gibi, terimi de yok ettirmeyeceğim.

Hemşire pofuduk tavşanın tüylerine yapıştım. Korkuyla ağız dolusu bir çığlık koyuverdi odamın içine ve ardına bakmadan kaçıp gitti. Avuçlarımda yumuşak tüylerinin rahatlatıcı hissi kaldı ondan geriye. Pofuduk tavşan olabilmenin rahatlatıcı, onaylayıcı hissi yaktı genzimi, tüyleri soluk borumu tıkadı. Nefes alamadım. Pofuduk renkli haplar dizildi sıra sıra bademciklerimin önüne ve bademciklerim acil çıkış kapısını kilitledi. İçimdeki alevler bedenlerini sarmadan çok daha önce dumandan zehirlendiler. Bir yudum taze havaya hasretle patlayan gözlerindeki çaresiz bakışları hissettim boğazımda ve yutkundum sonsuza kadar hapsolsunlar diye çürümüş etlerimin arasına.

Yenildiler.

Pofuduk olan herşey gibi yenildiler bedenimde ve çok geçmeden hücrelerimin gözlerinden süzülerek çarşafımdaki yerlerini alacaklar. Ve doktor pofuduk tavşan tanıyamayacak kendinden olanı çarşafımın kötü kokusu arasında, öyle değiştireceğimki onları kendi etimle, az önce sevdiklerinden, sonradan nefret edecekler.

İşte bu yüzden solucanlar etlerimi kemirmeye başlamadan önce ayıramayacaklar terimle ben kıldığım çarşafımı bedenimden...



Ferhat Hoca'ma ithafen...
Verda Pars



Yorumlar (0)

İçeriği Paylaş

Arkadaşını davet et
Adınız Soyadınız:
Arkadaşınızın e-mail adresi:

Popüler Yazarlar
   YazarPuan
1 .. .. 7160
2 Eyyup AKMETİN 5497
3 Firari Fırtına 5060
4 Mustafa Ermişcan 4472
5 Hep de Böy 4316
6 Hasan Tabak 4160
7 Nermin Gömleksizoğlu 3777
8 Ömer Faruk Hüsmüllü 3700
9 Uğur Kesim 3529
10 Sibel Kaya 3471

Bu Nedir? - En Popüler 100 Yazar




Özgür Roman

Romanlar- Hikayeler - Denemeler - Senaryolar - Çocuk Kitapları - Şiirler - Günlükler - Yazarken - Röportajlar - Forum - Biz Kimiz? - RSS

Çevrimiçi Kullanıcı Sayısı:5008 
 Özgür Roman üyelik sözleşmesi için tıklayınız 

© Özgürroman 2008 - 2011 - info@ozgurroman.com