Sağ olsun sitemizde değerlerimize önem veren çok kişi var. Turgut Çakır'ın Koca Seyyid'e Mektup unu okurken aklıma geldi bir anım, anlatayım dedim bende. Dinleyin bakalım...
Okulca gezi düzenledik orta okulda. Çanakkale'ye gidip o şanlı toprakları ölmeden görmek amacımız. O zamanların kokusunu duymak, sesleri işitmek…
Neyse, eğlenerek gidiyoruz (ne kadar teknik sorunlar yaşasak da). Gide gide şanlı topraklara ulaştık. Çanakkale’min kokusunu ciğerlerimizin en ücra noktasındaki hücrelerine kadar çektik. Kazıdık ucu bucağı zihnimize. Atalarımızı hatırladıkça duygular yaş oldu aktı gözümüzden, damladı yanağımızdan… Aaahh ah, şimdi bunları yazarken gözümün önüne geliyor her şey, neler hissediyorum…
Neyse, bu konuyu daha ayrıntılı işlemek lazım ama ben sadede geleyim, ASIL OLAYA!
Koca Seyid’in anıtının yanındayız, rehberimiz anlatıyor biz dinliyoruz. Hem düşünüyor duygulanıyoruz, hem gözümüzde canlandırıyoruz yaşananları. Sonra rehberimizin sözünü bölüyor birisi, bir öğretmen. Okulumuz Rehber öğretmeni.
Soruyor;
“Peki tamam da nasıl atmış bu mermiyi yani, böyle eliyle tutup da mı atmış?”
Bunları söylerken bir yandan da elinde ağır mermi varmış gibi kolunu geriye çekiyor, sonra hayali olarak ileri fırlatıyor mermiyi.
Herkes şok olmuş durumda. Tabi çocuğuz, başlıyoruz gülmeye 3-5 arkadaş ve duymasınlar güldüğümüzü diyerek minibüse koşuyoruz. Hemen arkamızdan sınıf öğretmenimiz geliyor, diyor
” Sakın gülmeyin hocanız gelince, yakarım çıranızı” Bakmayın siz ona o da bozulmuş. Hem gülüyor da bu soruya. Ne yapsın...
...İnsan bu kadar rezil olabilir mi yahu? Soruyorum sizlere. Sorduğu soruya bakar mısınız kadının.
“Peki tamam da nasıl atmış bu mermiyi yani, böyle eliyle tutup da mı atmış?”
İşte bunlar milletin, tarihin yüz karaları! Kaç yaşına gelmişsin, ayıp be! Atalarımın içi cızlar senin ve senin gibiler yüzünden. Yazık, çok yazık… Evet, Koca Seyid eliyle tutmuş, atmış mermiyi.
Aferin…
5 veriyorum sana…